Bölüm 64 Keşmekeş
Tara, Gülay'la birlikte ölümüne giden mahkum gibi hazırladığı odada kocasını değil celladını bekliyordu şüphesiz. Volta atarak eskittiği döşemeler dile gelse feryatları değil konağı, şehri yerinden ederdi. Tara sakinleşmeye güzel bir zaman ayıracağını ve bu sırada Cangiray'a nasıl bir açıklama yapacağını aklından geçirmeyi planlıyordu ki açılan kapıyla birlikte kocasıyla burun buruna geldi. Nefesini bile tuttuğunu fark etmezken terleyen avuçları havada asılı kaldı. İri iri olan kahveleri eşini bulurken Cangiray sakince kapıyı kapayıp kilidi çevirdi. Adımlarının telaşsız ve yorgun olduğunu fark eden Tara, banyonun eşiğinden geçerken onun elinde tuttuğu elbise yumağını gördü. Kapı kapandı.
Odanın ortasında elleri kenetli ne yapacağını düşünmenin gerginliğiyle savaşan kadın aynı sessizlikle banyodan çıkan adamı izledi. Kıyafetlerini kenardaki sandalyeye açarak bırakışını, telefonunu öylesine kontrol edişini, kol saatini gece lambasının yanına bırakışını... İçeri ilk girdiği anın dışında bir kez bile yüzüne bakmamış ya da ona bir tek söz etmemişti. O an orada fazlalık hisseden Tara kendini bir kez daha kimsesiz hissederken omuzları düştü. Onu izleyen Cangiray'dan bihaber yere diktiği bakışlarıyla önce kapıya yürüyüp ışıkları söndürmüş sonra yılgın adımlarıyla odadaki tekliye gidip koltuğa çökmüştü. Kolçağa dayadığı eline yüzünü bıraktığında Cangiray sona gelmişti.
Genç adam homurtu eşliğinde ona, "Tüm gece orada mı dikileceksin?" diye sorduğunda Tara ona baktı. Tamamen olmasa da siluetini karanlıkta seçebiliyordu ve bakışlarının ağırlığını da üstünde hissediyordu. Gülay'ın yatağın ucuna bıraktığı gecelikle üstündeki kıyafetleri değiştirip yatağın diğer tarafına dolaştı. Kaldırdığı örtünün altına kıvrıldığında onun boğuk homurtusunu tekrar duydu. "Biraz daha kayarsan yere düşeceksin."
Ödlek olma!
İçsel nasihatine uyan genç kız başı yastığını ortalayana kadar kayıp sırt üstü yattığında Cangiray da yanında aynı şekilde yatıyordu. Aralarındaki sessizliğin yarattığı gerilim öncekinden büyüktü ve Tara eltisiyle onun kız kardeşlerine uyarak artıdayken nasıl bir anda sıfırlanıp eksiye düştüğünü fark etti. Bu canını yakmıştı.
"Hoş geldin." diye mırıldandı, cesaretsizdi ve diyecek başka bir şeyler, daha iyi bir şeyler bulamamıştı.
"Hoş buldum."
Tara parmaklarıyla oynamaya başladı. İki gece önce onu kaçıran kocasının yarı flörtöz tavırlarının geri gelmesi için neleri vermezdi! Öğrendiği bir şey varsa şayet o da genç adamın istediğinde son derece soğuk, insanı kendi varlığından kuşkulandıracak bir tepkisizlikler yığınına maruz bırakabilecek potansiyele sahip olmasıydı. Bunu sevmemişti Tara. Aralarında normal bir iletişim hiç mi mümkün değildi? İkisinin aynı zamanda özveride bulunacağı günleri görebilecek miydi? Cevap basitti.
"Günün nasıldı?"
Tara, gözlerini sıkıca yumdu ve dudaklarını ısırırken kendine lanet etti. Yanı başındaki adamın hırçın soluğunu yakınından, çok yakınından hissetti ve bir darbeye karşı gözlerini sıkıca yumup kendini hazırladı. Ama beklediği tepki asla gelmedi. Onun yerine yakınlarında sıcaklığını ve varlığıyla yatağı çökerten bedeni hissediyor yüzünü yalayıp geçen sıcak nefesle kavruluyordu. Genç adamın sesiyse tam aksi, soğuktu ve en az sıkıştırılmış azot kadar yakıyordu. "Sevgili karım günümün nasıl geçtiğini mi soruyor?" Yüzünü daha yakınında hissederken elinin tersi Cangiray'ın pijamasının pamuklu kumaşına sürtmüştü. "Planlı bir şey değildi." derken buldu kendini ama buna hazır olmadığını biliyordu. Konuşmaya hazır değildi. Özellikle Cangiray'ın daha önce söylediklerinden sonra kocasıyla konuşmak için bir daha asla hazır olamayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ISIRIK SERİSİ ||YANLIŞ|| (TAMAMLANDI)
Ficção Adolescente"Yoktu... Beni alıkoyan ve hayatımı cehenneme çeviren adama gösterecek şefkatim, verecek bir kalbim yoktu. Olmayacaktı..." ISIRIK SERİSİ I. KİTABIDIR. BAŞLANIÇ TARİHİ: 15 ARALIK 2016 BİTİŞ TARİHİ: 29 TEMMUZ 2018 _______________ Bir Tör...