Bölüm 43 kadın azapta gerek
Bellerine dolanıp onu arkasındaki sıcak bedene çeken kolların özlemini ne zamandır duyuyordu, boynunu yalayıp geçen enfes nefesi ve ciğerlerine akın eden o erkeksi kokuyu... Tüm bunlarla arasına koyduğu engel şüphesiz ki genç kadının çoktan kocasının üstüne atlamamış olması için tek sebepti. Ek takviyeyle biraz daha koyu tonlarda renklendirdiği dudakları karnının üstünde duran ellerin mucizevi etkisiyle kıvrılırken kendini onun bedenine yaslamamak için güç tutuyordu. "Bir yerimi keseceğim." diye mırıldandı işveyle. Bu sanki git değil de kal ve daha çok sokul demenin başka türlü haliydi. Melik elbette ona kanmadı. Kadının elindeki bıçağı bırakmasını sağlayıp kendi elinin yanında minicik kalan eli tutup havaya kaldırdı ve bileğine küçük, Gülsüm'ün içinde yangınlara sebep olan bir öpücük kondurdu.
"Aç değilsin, ha?" Gülsüm, ona doğru dönerken bilerek kalçalarını geniş tutup sürtündüğünde Melik'in aldığı kesik nefesle dudakları daha çok kıvrıldı. "Şu an balayında olabilirdik!" diye inledi kocası, dudaklarıyla şakaklarının arasında milimler varken. "Tatil fikri cazip geliyor, şu an bile."
Onu üstünde yarattığı etkiyi yok saymak büyük güç istiyordu. Diğer yandan tüm bir yazı ona zehir eden kocasının güzün ortasında tatile gitmek istemesi akıl alır gibi değildi. Hele de taze bebekleri varken! "Sanki o treni kaçırdık biz Melik Ağam." dedi, tapılası dudaklar yüzünde hareket ederken.
Melik, kadının sözleri üzerine kaşlarını çattı. Duyduklarından hoşnut olmayışı buram buram somutlaşırken Gülsüm'ün iki yanından tezgaha yasladığı kolları gözle görülür derecede kasıldı. "O niyeymiş?"
Melik'in gözlerinin üzerinde olmasını fırsat bilen kadın yavaş bir şekilde dudaklarını ıslattı. Azıcık uzun olan köpek dişlerinden birinin dudağına takılmasıysa sadece şansıydı. "Bizim bebeklerimiz var." diye hatırlattı Gülsüm. "Hem de üç tane. Yeni evli bir çift değiliz ki!" Kocası ikna olmuş gibi durmuyordu. Baş koyduğu yolda bildiği tüm taktikleri deneyeceği belliydi zaten. Gülsüm keyifle onun çabalamasını izleyecekti. "Süit odalar ne güne duruyor, Gülsüm'üm? Gerektiğinde bakıcı gönderen oteller bile var!"
"Tatile gideceğiz, çocuklarla ve onlara elin kadınları mı bakacak?"
"Güls-"
"Neresi aile tatili bunun?"
"Ne aile tatili? Balayı diyorum can içim!"
Günlerdir genç kadının zihnine fısıldayan Melik'in hormonal dengesini bozdukları yetmezmiş gibi Gülsüm'ün içindeki hasreti de körükleyen Xena Gülsüm ile Juliet Gülsüm o an mavi ekran verdi. Eh, tabii Gülsüm'ün de o ikisinden farkı yoktu. Yeşil gözleri dolu dolu olmaya başlarken sıçrayıp kollarını kocasının boynuna sardı, aralarındaki hatırı sayılır boy farkıyla dışarıdan tuhaf bir manzara oluşturuyor olsalar bile bu daha önce umurunda olmadığı gibi şimdi de umurunda değildi. "Gülsüm'üm? Yavrum, niye ağlıyorsun? Gülsüm, korkmaya başlıyorum."
Kollarındaki karısıyla mutfak masasına ilerledi. Çekip bir sandalyeye oturdu ve onu da dizlerinin üstüne oturttu. Nasırlı parmakları kadının gül tenindeki yaşları silerken gözlerindeki endişe kadın için paha biçilemezdi. "Yanlış bir şey mi dedim? Gülsüm, Allah'ını seviyorsan konuş! N'oldu?"
"Dedin," diye mırıldandı bir kedi gibi kocasının sinesine sokulurken. "Can içim, dedin. Bana karşı ilk defa bir sevgi sözcüğü kullandın."
Gülsüm, sokulduğu yerden uzaklaştırıldığında somurtmaya başladı. Bu haliyle değil üç çocuk annesi kendisi bir çocukmuş gibi durduğundan bihaberdi. Melik'in çatık kaşları onun bu yüz ifadesi karşısında az da olsa düzelir gibi oldu. "Bunun için mi akıttın o inci tanelerini? Bilseydim demezdim ulan!" Her şeyi beklerdi belki ama kafasına yediği bir şaplağın ardından karısının kalkıp gitmesini değil. "Gülsü-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ISIRIK SERİSİ ||YANLIŞ|| (TAMAMLANDI)
Ficção Adolescente"Yoktu... Beni alıkoyan ve hayatımı cehenneme çeviren adama gösterecek şefkatim, verecek bir kalbim yoktu. Olmayacaktı..." ISIRIK SERİSİ I. KİTABIDIR. BAŞLANIÇ TARİHİ: 15 ARALIK 2016 BİTİŞ TARİHİ: 29 TEMMUZ 2018 _______________ Bir Tör...