YANLIŞ 60 Ψ HAYAT BEKLENMEYEN ANLAR YIĞINIDIR

2.2K 161 179
                                    

Bölüm 60 hayat beklenmeyen anlar yığınıdır

Elindeki test çubuğunun hayatının dönüm noktası olduğunu biliyordu. Yan yana duran çift çizgiden istemeye istemeye gözlerini ayırsa da karşısında duran genç kız bundan çok daha değerliydi. Elindekini kıymetli bir mücevhermiş gibi orta sehpaya geri bırakıp eşikte dikilen kıza doğru bir iki adım attı. Bu haberi büyük bir sevinçle onun dudaklarından duymak vardı ki bunun uzak bir rüya olduğu belliydi. Yine de Berfu'nun bu haberi sevmemesi, bebeklerinden rahatsız olma fikri de bir o kadar uzak geliyordu. Ona sarılma, bahar kokusunu içine çekme isteği o kadar somuttu ki Berfu onu elini kaldırıp durdurduğunda sarsıldı.

"Berfu."

Sesindeki coşkuyu saklayamıyordu. Suçluydu, biliyordu. Ne olursa olsun Berfu'yu yalnız bırakmamalı, Lale'nin yanında yatmamalıydı. Kusurlu hafızası! Lale ile ne yaşadığını neden bilmiyordu ki? Bu kadar mı şuursuzlaşmıştı? İşte şimdi aptallığının diyetini de Berfu ile ilk bebeklerinin sevincinden yoksun kalarak ödüyordu. Başka bir zamanda bambaşka koşullar altında her şey çok daha farklı olabilirdi. Sadece kendinden değil, Berfu'dan da çaldığı şeylerin listesi giderek kabarıyorken hiç şüphesiz hayatın en büyük kazığını sevdiği kadına bizzat kendi atmıştı.

Berfu, hala tek eli havadayken yavaş adımlarla yürüyüp kendini yarı yarıya sönene şöminenin önündeki mindere bırakırken kendini onu izlemekten alamıyordu. Daha birkaç dakika öncesine kadar otuzdan geriye sayıyor, fuzuli hayatının bitişini Berfu'nun mucizevi varlığıyla taçlandırdığına kendini inandırıyordu. Oysa şimdi her şey değişmişti. Berfu'yu bırakmak bile ona yaptıklarıyla katlanılabilir hale gelirken en azından onun yokluğunda acı çekmeyeceğini bilirken yeni öğrendiği bebeğine bunu yapamazdı. Onu da yolu başında bırakamazdı.

Soğumaya yüz tutan evle şömineye birkaç odun daha atıp ateşi harladığında kaçamak bakışları sürekli Berfu'daydı. Solgun yüzü çökmüştü. Onu gördüğünden bu yana karnından çekmediği tek eli hala sıyrılmış kazağının üstünden tenine dokunuyor ve varlığını yeni öğrendikleri bebeklerinin üstünden bir an olsun ayrılmıyordu. Yüzünün her iki yanına düşen dağınık kızıl saçlarını düzeltmeye niyetlense de kıpırdayamamak büyük ıstıraptı. Elinden tek gelen onu yok sayan kadının karşısına oturup ölüm sessizliğinde alevleri izleyen kadını izledi.

Dakikalar sonra dışarıdan gelen araç sesleri bir şeylerin daha bozulduğunu gösterir gibiydi. Berfu'nun iyi olup olmadığına bir kez daha bakıp kapıya yöneldiğinde kapıdaki babası ve dost bildiği insanlardı. Buğra Sert'in yüzündeki ifade her şeyi bildiği yönündeydi. "Biliyorsun." Kusay yine de dile getirmişti. Buğra yalnızca baş onayı verdi, içeri girmek için bir hamle yapmayışı Kusay'ı gafil avlamıştı ki Thir'i içeri Berfu'yu hazırlaması için gönderdiğinde Kusay, kadına engel olacak çevikliği sağlayamadı.

"Neler oluyor?"

"Berfu'yu ve torunumu senden uzaklaştırıyorum. Senin onu alıkoymana sessiz kalmamız bile aptallıktı." Buğra kararlılığından ödün vermezken Thir ile Berfu'nun gelmesini verandada bekliyordu. "Bunu daha fazla yapmana izin vermeyeceğim baba. Ben bir çocuk değilim, sevdiğim kadın olsun ya da olmasın kendi çocuğum olsun ya da olmasın hayatımdaki insanları kendi isteğinle ekleyip çıkaramazsın." Buğra, oğlunun gözlerinde gördüğü o anlık ifadeyle yaşadığı memnuniyeti kendine sakladı. Thir'in Berfu'yla gelmesi de o anı buluyordu ki yumruğunu eşiğe geçiren adam iki kadının da çıkışını kapattı. Çatırdayan ahşap sesine kırık kemik sesleri eklenirken Kusay kılını bile kıpırdatmadı. Kırılan dördüncü ve beşinci el tarağı kemiklerinin acısını hissetmiyor, gözlerini meydan okurcasına babasından bir an olsun çekmiyordu bile.

ISIRIK SERİSİ ||YANLIŞ|| (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin