YANLIŞ 36 Ψ GÜNAH GİBİ

3.3K 220 406
                                    

Bölüm 36 günah gibi

"Hayır, hayır, hayır. Hayır!" Annesinin ona inanmaması, sözleri ve hala daha aklından çıkmayan o kırgın bakışları kendini yeterince küçülmüş hissettirirken bir de 'dostum' dediği adamın hafife almalarına katlanamazdı. "Anlamıyorsun! O da anlamıyor. Ben böyle bir adam değilim. Sizin düşündüklerinizi yüzünüzden okuyabiliyorum. Annesini kaybetmenin eşiğinde olan bendim, siz değil!"

"Shh... Tamam, sakin ol ve şu zıkkımı içmeye bir son ver."

"Sen de anlamıyorsun." Sesi hayal kırıklığıyla doluydu. "Şımarık zengin bir p*ç olarak görüyorsun sen de beni!"

Sancak Dağlı, oturduğu bar taburesinde kıpırdandı. "Öyle davranıyorsun." Kendini bildi bileli yanında olan bu adama yalan söyleyecek değildi.

Kusay, gözlerini diktiği duvardan ayırmazken altın renkli sıvıdan büyük bir yudum daha aldı. Dudaklarından sızanları elinin tersiyle silerken barmenden bir bardak daha istedi. "Bana kızacağını, daha kötüsü kırılacağını biliyordum. Ama..." Donuk bakışları arkadaşına döndü. "Bana karşı bu kadar soğuk olmasını beklemiyordum. Tepki göstermedi. Umurunda değilmişim gibi hissettim. Kim bilir, belki de artık beni önemsemiyor."

Sancak, homurdandı. "Belli ki Mehtap Teyze fazla içerlemiş. Buna bu kadar taktığına inanamıyorum. Bu sen misin?"

Yeni bardağını yudumlamaya çoktan başlayan genç adam dostuna göz ucuyla baktı. "Bilmiyorum. Artık ne olduğunu, kim olduğumu çözemiyorum. Yapmam dediğim şeyleri yaptım, savunduğum değerlere karşı geldim. Ortada 'ben' diye bir şey var mı, kaldı mı? Hiçbir fikrim yok."

"Fazla umutsuzsun."

"Değilim. Öfkemin, intikam hırsımın köpeği oldum. Önce genç bir kızı alıkoydum, ardından ona fiziksel ve ruhsal şiddet uyguladım. Sırf bunun için bile kendimden ölesiye tiksiniyorum."

"Ona bir şeyler hissediyorsun!" Sanki daha bir önceki gün ona, Berfu'ya bir baba bir ağabey gibi yaklaşıp destek olmasını söyleyen kendi değilmiş gibi bu tespiti yapan adama hayretle baktı. "Belki de." Büyükçe bir yudum daha aldı. "Evet, hissediyor olabilirim."

"Tamam o zaman." Cebinden bir miktar para çıkarıp tezgaha bırakan dostuna baktı.

"Ne?"

"İçerlemenin asıl sebebini bulduk! Sen Mehtap Teyzenin soğukluğuna değil, Berfu'nun sana karşı tepkisiz oluşuna bu kadar içerlemişsin. Bunu anladığına göre burada işimiz bitti."

Kusay bir süre düşündü. Bulanıklaşmaya başlayan zihninin izin verdiğince tabii ve Berfu'ya karşı olan duygularını - evet, ona karşı beslediği birtakım hisler vardı - aslında çok daha öncesinde kabul ettiğini fark etti. İlk ne zaman olduğunu bulmak zordu. Kızı kapadığı o av kulübesindeki ilk akşam yemeğinde, Vérone'da ona yeğenleri hakkında bilgi verirken gözlerinin parıltısında ya da geçirdikleri kısıtlı zamanda başlı başına onun tüm davranışlarında başlamış olabilirdi bu. Kollarında çaresizce ağlayan teselli ettiği kızın düşü bile kalbini sıcacık ediyordu. Parlak yeşil gözleri, uzun sarı tutamları, beyaz teni... Çekici sayılan fiziksel özelliklerinin hiçbir öneminin olmadığını fark etti gözünde. Elbette, Berfu güzel bir genç kızdı. Ama içinde yetiştirdiği düşünceleri, hayata bakışı daha güzeldi.

Onun için antika sayılan değerlerin vücut bulan haliydi. Güzel ahlak, erdem, edep... Hepsi Berfu'nun bedeninde can bulmuş gibiydi. Bu çirkin ve zıvanadan çıkan dünyaya ait olamayacak kadar kutsal, temiz ve el değmemişti.

"Ne oldu?"

"Aşık oluyorum!" dedi şaşkın bakışları belli bir yere odaklanamazken.

ISIRIK SERİSİ ||YANLIŞ|| (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin