YANLIŞ 54 Ψ HATALAR-2

2.5K 170 115
                                    

Bölüm 54 hatalar-2 // yaşamak direnmektir...

"Yaptın mı lan? Söylesene! Bir kere de yaptım, de! Arkasında dur hareketlerinin."

"Sancak," sesi güçsüzdü. Çökük omuzları ve bitkin yüzüyle kardeş bildiği adama baktı. Ne haksız yere yediği ithamın gururunu zedelemesi umurundaydı ne de kardeş dediği adamın ona bunu yöneltmesi. "Ben öyle bir şey yaptım ki bunun ne bahanesi ne özrü ne telafisi... Hiçbir şeyi yok." Kusay olanları, kendisinin de hatırladığı kadarıyla, onlara anlatırken kıvrandı, ezilip büzüldü, küçücük kaldı.

Kalbindeki kırıklığıyla birlikte içinde kendine karşı duyduğu dipsiz utanç ve ölüm kokan nefreti yeni yoldaşıydı artık. Koltuğa doğru sürüdü ayaklarını, ardından bezgin bir şekilde bıraktı kendini. Kızaran, akmaya yüz tutan yaşlarla dolu dolu olan gözlerini kaldırıp dostuna, dostlarına kardeş bildiği insanlara baktı. Aslında ne karşılarına çıkacak ne yüzlerine bakacak ne de onlarla konuşacak kadar insan hissetmiyordu kendini.

"Sen!" Taylan, şaşkınlıkla açılan ağzını kapamayı akıl etmeden evvel gözlerini birkaç defa, hızla kırpıştırdı. Bir eli kalkıp ağzını kapadı, çenesini birkaç günlük sakallarını sıvazladı. Konuşmak için birkaç denemede bulundu lakin her ağzını açışında kelimeler dudaklarından dökülemedi, aldatılmışlığın aşina tadını yeniden hissetti ve hisleri içinde asılı kaldı. Ne yapacağını bilemez bir halde Sancak'a baktı. Genç dostunun soğukkanlılığını muhafaza ederek Kusay'ın yanına oturuşunu izledi. Onun sessizliğine, durgun bir su yüzeyi gibi ifadesiz tuttuğu yüzüne baktı. Yalnızca iki defa gördüğü o küçük kız için hissettiği kendi duygularının doluluğu onu ayakta durmaya, kendini bildi bileli yanında olan adama karşı uzak olmaya itiyorken Sancak'ın tutumu kafa karışıklığıydı. İçlerinde kızla iletişimi en çok olan - Kusay'dan sonra - oydu ve Sancak'ın hırçın tabiatını düşününce... Sergilediğini bu tavır, olağanüstüydü!

Sancak, makul görünmeye çabalasa da sert ve baskılı çıkan sesi gerçek duygularını açık eden yegane şeydi. "En başından al, her şeyi."

Kusay, onun yüzüne dehşetle baktığında çehresini biraz daha sertleştirip isteğini daha az nezaketle dile getirdi. Ardından gelen ve birbirlerini kovalayan dakikalar acı ve ıstırap doluydu. Sancak ve Taylan, taşıdığı aşkın büyüklüğünü karşılayamayan, sevdaya sığmayan bir korkaklıkla kaçak dövüşen dostlarını, onun kaybetme ihtimaliyle nasıl kendini parçaladığını, kalbim dediği kızı nasıl bir harabeye çevirdiğini dinlerken şüphesiz ki bunları anlatmak bir kez daha hatırlayıp sesiyle can vermek Kusay için çok daha güçtü. O, gelmiş geçmiş tüm aşıkların yüz karasıydı! Değil sevdası uğruna tüm dünyayı karşısına almayı, taptığı kadın uğruna ölmeyi ya da ölümü göze almayı... Onun -Berfu'nun- en büyük acısı, başına gelen en büyük talihsizlikle karalamıştı hayat ipliğini.

Keder ve pişmanlıkla, en çok da kendi geleceğini kendi elleriyle parçalamanın verdiği hissizlikle sözlerini bitirdiğinde Taylan, hala Sancak'tan alamadığı tepkiyle temkinli bir şekilde ayakta dikilmeye devam ederken kendini tutamadı. "Peki şimdi ne olacak? Kimseye haber vermeden bir anda ortadan kaybolmakla eline ne geçeceğini sanıyordun?"

"Taylan!"

Sancak'ın uyarıcı sesine karşın ona elini kaldırarak susmasını işaret etti. "Hayır, anlaması gerekiyor, bizim de anlamamız gerekiyor." Annesinden miras aldığı ve ağabeyi ile tek ortak noktası olan delici gözlerini Kusay'a çevirdi. "İstediğin zaman ortadan kaybolamazsın. İstediğin zaman insanların hayatına girip çıkamazsın. İstediğin zaman geri dönemez, kafana göre birilerini kullanamazsın! Bir haftadır ne yaşadığımızdan haberin var mı senin?"

ISIRIK SERİSİ ||YANLIŞ|| (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin