bölüm 32

40 0 0
                                    

Sabah uyandığımda yanımda kimse yoktu hizla çadırdan çıktım. Eymen sandalyede uyuya kalmıştı. Yanına gidip durtuklemeye başladım "Eymen eymen" dedim ama kalkmadı. Bu sefer bi tokat atmamla beni nasıl olduysa altına aldı. "Napiyon la altimda" dedi. "Üstümden kalkarsan anlatırım zira çok kötü seyler olur" diyip gülümsedim. Oda sırıtarak üstümden kalktı ve elini bana uzattı bende tutup kendimi kaldırdım. "Seni uyandırırken tokat attım senede beni nasıl olduysa altına aldın" dedim. "He tamam" diyip etrafa bakındı. "Ben çadıra gidiyorum" diyip arkama döndüm aslında teşekkür edebilirdim. Ona dönüp "teşekkür ederim bana yardım ettiğin için" dedim. "Bana yemek ısmarlarsan kabul ederim" diyip sırıttı ve çadıra girdi bende kendi kamp yerimize gittim. Cansu da bu tarafa geliyodu. "Kızım nerde kaldın biz kahvaltı yaptık sende istiyosan bulup birşeyler yersin" diyip yanımdan gitti. "Allah allah noluyo lan" dedim. Ve çadıra yürümeye başladım. Rana ve defneyi gorunce yanlarına gidip "günaydın" dedim sevecen bir sesle. Beni takmayıp kendi aralarındaki konuşmaya devam ettiler. "NOLUYO lan" dedim ama takan yoktu sinirlı sinirli çadırın önündeki sandalyeye geçip oturdum. Kimse bana bakmiyodu ve bu benim sinirlerime dokunmaya yetmişti ne olmuştu ki hiç anlamamıştım. Çadırdan çikolata kutusunu alıp yemeye başladım. Yarim saattir çikolata yiyordum. Bora bakış acıma girince hemen yanına gittim. "Bora" dedim. Bana yandan bakıp "evet" dedi. Sinirlerim yeniden oynamıştı "Tamam yok bişey" diyip boraya omuz attım ve ordan uzaklaştım. Elime kötek alıp ormana girdim. Ilerde bir iskele görünce o tarafa gittim cok güzeldi golün üstünde iskele vardı ve kenarda da tekne. Iskelenin başına gidip ayaklarımı sarkıttım. Gerçekten harika ötesiydi. Yatıp gökyüzüne baktım masmaviydi. Acaba benim hayatım karanlıktan çıkıp bu masmavi gökyüzüne ulaşabilecek mi acaba bu gökyüzünden daha güzel bir hayat yaşıcam mi yoksa karanlığın en dibine batıp çıkmaya çalıştıkça baticam mı beni o karanlığın dipsiz kuyusundan kim çıkarıcak yada nasıl çıkıcam meriç yiğitten daha çok sevdiğim adam gözlerimin önünde gamzeyle boklar yiyen adam ah allahım kalbim acıyo gözümden yaş akınca silmeye bile halim yoktu. Noldu hayata mi yenildim yoksa boyun mu eğdim bu bana çok tersti aşk değiştiriyordu. Ayağa kalkıp kendimi topladım. "BENI YENEMICEKSIN HAYAT KARANLIĞINDA KALMAYA DEVAM EDICEM AMA BOYUN EGMICEM SEN BENI YENEMEZSIN BEN SENI YENERIM AMA BUNUN ICIN YARALARIMIN KABUK BAĞLAYIP IYILESMESI LAZIM AMA OLMUYO O KARŞIMA ÇIKMAYA DEVAM ETTIGI SÜRECE DE OLMICAK" derken sesim sonunda titremisti. "Bikere be bikere bana oyun oynayıp yıkma lan birkere yüzüm gerçeklerle gülsün karşıma adam akıllı beni seven birisi çıksın yalvarıyorum yada oda olmasın sadece yaralarım iyileşsin hayatima kimse girmese de olur" diyip iskeleye oturdum ve bağdaş kurdum. Gökyüzü hala masmaviydi göl oda ayrı bi manzara uzanıp ellerimi kenarlara rastgele attım ve gözlerimi kapattım. "Bu sefer olmaz 1 oldu 2 oldu 3. Asla olmucak" diyip gözlerimi kapattım.
Gözlerimi yavaş yavaş araladigimda hava hafiften kararmış güneş batacaktı. Hemen ayaklanıp son kez manzaraya baktım. Sonra arkamı dönüp burdan uzaklaştım. Yol ne taraftaydı bulamamıştım. Ağaçlardan sesler gelince belki ayıdır diye hemen saklandım buraya doğru geliyodu napicaktim yerde odun görünce hemen elime alıp yerime geçtim. Gittikçe yaklaşıyordu 5saniye 4..3..2..1 ve bam vurdum. "NOLUYO Lan" dedi ah bu ses tanidikti. Aniden bana sarılıp dengeyi kaybetti ve üst üste düştük dudaklarım boranın dudaklarına değdi. Şaşkınlıkla boraya bakıyodum oda bana. "Şey yanlışlıkla oldu biz düşünce öyle oldu şey salarsan üstünden inicem" dedim. Cık. "Ben gayet iyiyim böylesi daha güzel" dedi. "Mal misin çocuk korkudan ne yapıcağımı bilemedim zaten" diyip elimi kafasına götürdüm. Elime ıslak bisey değince elime baktım kandı. "Bora kafan kanıyo" dedim. Telaşla. "Senin vurduğun yerde gül biter" diyip sırıttı. Boranın üstünden kalkmaya çalıştım ama çok sıkı tutuyordu bende mecbur borayı gıdıkladım huylaninca kendimi yana doğru atıp hapsinden kurtuldum. Ayağa kalkıp borayı da kaldırdım. Kafasına bakıp elimle bastırdım. "Kamp yerine gidelim" diyip ordan uzaklaştık. Kamp yerine gelince heryer süslenmişti. Anlamsizca bakınırken "Senin doğum günün icin" dedi bora. "Fazla konuşma yürü çadıra" diyip çadıra yol aldık. Bakış acıma cnasu girince oda beni görmüş olacak ki yanıma geldi. "Kanka senin i..." derken sözünü kestim. "Cansu bana ilkyardım çantası getir hemen bekliyorum"diyip sandalyeye borayı oturttum. "Noldu lan bunun kafasına kim kırdı" dedi cansu görmüş olacakki. "Ben kırdım çabuk hadi" dedim ve elimle kiskisladim. Oda el mahkum gidince boraya baktım bana bakıyordu. "Iyi misin" dedim. "Olmadığım kadar" dedi. "Şey bora ben seni ayı sandım gerçekten çok pardon senin orda ne işin vardı" dedim. "Seni arıyodum ve buldum" diyip sırıttı. O sırada cansu geldi. "Al" dedi. Hemen alıp çantayı actim batikon ve pamuk alıp pamuğa batikon döküp etrafını sildim. Sonra sargı bezini açıp batikon döktüm ve bant yardımıyla kafasına yapıştırdım. Gülümseyerek "bitti" dedim. "Saol" diyip ayağa kalktı. "Şey bora ağrı kesici ister misin" dedim. "Yok saol bisey olursa sen bakarsın" diyip göz kırptı. Sonra arkasını dönüp gitti. Cansuya döndüğümde bana bakıyordu. "Nevar lan" dedim. "Yürü ve senin icin ayarladigim kıyafeti giy gel" dedi ve beni çadıra itti. Bende el mahkum girip kıyafetleri giydim aslında beğenmiştim güzeldi çünkü siyahtı.

Disari çıkıp cansu gilin yanına gittim. Bana bakıp sırıttılar. "Ne oldu" dedim. "Elbise çok yakışmış" dedi defne. "Iyide bunda gülecek ne var" dedim. "Biz sana gülmüyorduk efenin malligina gülüyorduk" dedi defne. "He tamam " diyip etrafa bakındım. Herkes dışarıdaydı ve karşı okulda gelmişti. Defne koluma girip "Kanka snaa bisey dicem" dedi. "He buyur" dedim. "Biz önceki okullarda dans kurslarına gidiyoduk ama bu okulda yokmuş sen yapsan da dans kursu açsan"dedi. "Gurubunu ayarla acarım" dedim net bir sesle. "Gurup belli sen ben cansu rana bide gelmek isteyen 1kac kişiyi alırız basketbol sahasında çalışırız" dedi. Lan oğlum dans salonu var da ben dans etmem" dedim. "Ya kızım benim için lan" dedi ve masum masum baktı. "Iyi be" dedim. Oda gülüp iyice sokuldu bana. Etrafıma bakındım bakındım ama bi onu göremedim ya abi nerde bu meriç hem ben neden arıyom onu uff allahım ne yapiyom ben saçmaladım. 1el arkama dokununca arkama döndüm. Boraydı. "Doğum günü çocuğu affet hediye alıcak dükkan yok" dedi. Gülüp "hediyeye gerek yok zorunlu geldigin içinde teşekkürler" diyip güldüm. Ardından "hem zaten geri dönünce parti yapmayı düşünüyorum" dedim."güzel o zmaan alırım sana" dedi. "Iyi alırsın" diyip geri cansu gile katıldım.
Şimdi yanımda ranayla baraber cansu ve defneyi bekliyorduk lan alt tarafı bi pasta getiriceklerdi. Cansu pastayı tutmuş getirirken defne de mumları yakıyordu allahın malları. Cansu önümde durunca bana baktı anladım duygusal bir konuşma yapıcakti. "Kanka iyi günlerimiz kötü günlerimiz oldu su yaşımıza kadar iyiki seni tanimisim herşeyim benim 2. Ailem" dedi. "Seni seviyorum canımsın anlatamamiyorum kelimeler az geliyo artık" dedim ve icten bir gülümseme gönderdim. "Hadi üfle" dedi cansu. Bende dileğimi dileyip üfledim. Şimdi dileğim ne mi onu merak ediyordunuz. 'Umarım beni gerçekten seven adam gelir ve beni dipsiz karanlıktan çıkarır' dileğim buydu pastamı üfledikten 2saniye sonra biri benim kolumu tutup çekiştirmeye başladı. Beni cekistiren kisiye baktığımda o siyah gözlerle karşılaştım. Mericin gozleri. "Ne yapiyosun ya" dedim. "Isimiz var sadece yürü" dedi net bir sesle hala beni çekiştiriyodu. Başka biri de obur kolumdan tutunca kim diye baktım ah hadi ama şimdi bora ve meriç kavgası çekemezdim. Aklıma birden dileğim hücum etti. Hangisi kurtaracaktı hangisi gerçekten seviyordu. "Bırak kızın kolunu" dedi meriç. "Ben digil sen bırakıyorsun" dedi bora. "Lan ben senin" diyip boraya yürürken önüne geçip "dur orda boracım 15 dakikaya gelicem bakalım ne dicek bana söz veriyorum hemen yanına gelicem" diyip gülümsedim. Bora kolumu bırakıp elimi tuttu. "Tamam güzelim bekliyo olucam" diyip gitti. Ardından meriç beni yeniden çekiştirmeye başladı. Ormanın içine girince "ya neden girdik buraya malmısın ayi çıkar karşımıza" dedim. "Sacmalama kayla sadece yürü" diyip beni yanına çekti ve ileri bakmamı sağladı. Burası iskeleydi ve heryere mum döşenmiş iskelenin sonunda da tekne vardı çok güzel süslenmişti. "Sadece bugünlük aramızdaki düşmanlığı unutalım" dedi ve elimi tuttu. Tekneye doğru yürümeye başladık gerçekten burayı harika ötesi yapmıştı iskelenin sonuna gelince meriç elimi bırakıp sandalı bu tarafa çekti ve beni tutup sandala oturttu ardından kendi bindi. Sandalı gölün ortalarına götürüp durdu ve bana baktı. Çok güzel bakıyordu be. Eline kağıtlar ve kalem alıp bana verdi "napicam bunu" dedim. "Yaz yaşamak istediklerini yaz" dedi ve kendisi de kağıt kalem alıp yazmaya başladı. İlk olarak 'gerçek aşkın beni bulmasını' yazdım ardından başka kagida geçip 'herkesden daha farklı bir evlenme teklifi' yazdım. 'Karanligimdan beni mericin cikarmasini' 'en sevdiklerimin hep yanimda olmasini' 'gulumsemek hep gülmek' ve bunun gibi daha neler neler. Meriçe baktığımda hala yazıyodu. "Bitti" dedim. "Şimdi hepsini gemi yap" dedi. Bende dediğini yaptım oda yaziyi bitirmiş gemi yapıyordu. Önden meriç bitirince gemi yaptığımız kağıtları gole attı hepsini ayağa kalkıp "ne yapiyosun" dedim. "Sadece sessiz ol" dedi ve eline sise aldı kokusuna bakılırsa benzindi. Benzini gemilere dökerek gole döktü ardından eline 1gemi alıp yaktı ve suya attı bütün gemiler yanarken bana dönüp "işte hep boyle olucak hayallerimiz istediklerimiz yanıp tutuşacak" diyip oturdu. Bende yerime oturdum. Öylece durup gemilere bakıyordum cayır cayır yanıyorlardı. "Artık konuşalım"

Başımın BelasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin