2.BÖLÜM YENİ GÜN-2.KISIM

6.4K 578 1.7K
                                    

Not: Bölümün diğer kısmına devam ediyoruz :) Hikayeyi yeniden düzenliyorum arkadaşlar, birçok gereksiz konuşmaları ve ayrıntıları çıkardım. Böyle daha iyi oldu.Lütfen okuyan herkes oylarsa çok iyi olacak. Bölümü yayınlamaya ona göre devam edeceğim. Olayların başlamasına az kaldı. :) Emre ve Melis'in başına gelecekler var. Ve Melis'in çocukluk arkadaşını merak eden yok mu ya? Onu da tanıtmama az kaldı lütfen hızlıca okuyun ve bol bol yorum yapın. Bu eserim bitti zaten sadece düzenleme yapıyorum o kadar :) Şimdi sizi çiftimizle baş başa bırakıyorum. Yorumlarınızı dört gözle bekliyorummm...

****

Gördüğüm kişi, beklenmedik biriydi. Bu, soğuk bakışlarına maruz kaldığım çocuktu, Emre'ydi. Bomboştu kütüphane, yalnızdı ve göz attığı kitaplarıyla baş başaydı.  Gözlerimi gezdirdim kütüphanede. Bizden başka birileri yoktu, sessizdi. Takip ettim gözlerimle hareketlerini. Çevirdiği sayfaları inceledikten sonra kapatıyordu. Aradığı ama bulamadığı bir kitap olmalıydı. Sandalyesini ittirdi ve ayağa kalktı o sırada. Gözleri bedenime ilişmişti, şaşkın görünen çehre hatları keskindi. Kontrol edemiyordum kalbimin amansızca atan ritim dalgalarını, gözleri gözlerime değmeye devam etmekteydi. Kendimi cesaretlendirmem gerekiyordu. Sakinliğimi korurcasına içten içte nefesimi verdim yavaşça. Temkinli ama sessiz adımlarla bulunduğu yere doğru yürüyordum şimdi.

Gülücüklerimi dudak kenarından zoraki bir şekilde sarkıttığımda, yüzünde açan tebessüm edası belirginleşiyordu. Gözlerim beni yanıltıyor mu diye ovuşturdum gözlerimi. Aralanan kirpiklerimin arasından gerçek gülücüklerinin yansımasını tekrardan görebiliyordum. İlk defa gülümsüyordu, kayıtlara geçmeliydi. Sade, sıcak, cana yakındı, samimiyet vardı.

Çehre hatlarında beliren gamzeleri, gülücüklerini öbek öbek dağıtıyordu. Kalbimden vurulabilirdim, uçuşan kelebeklerimin cesetlerinin gülücük çukuruna gömülmesini dileyebilirdim. Yutkundum, şaşkındım, yukarı doğru kıvrılan dudaklarım samimi gülücüklerine karşılık vermişti o anda. 

Zorlukla da olsa bacaklarımı sürükledim, roman kitaplarının dizildiği rafa doğru. Kitaplarla ilgileniyormuş gibi bir izlenim yaratabilirdim. Onu görmezden gelmeye çalışırsam, heyecanımı da dizginleyebilirdim. Hem böylece konuşmak için yeltenmeme gerek kalmadığından ötürü kekelememi gerektirecek bir durum da olmazdı. Fakat arkamdan duyduğum sesle beraber düşüncelerimi zihnimde sabitlemiştim. Fark ettiğim bir şey vardı, o an ne düşündüysem olmayacaktı.

Arkamı döndüğümde onunla burun buruna gelmiştim. Hazırlıksızdım, gülücüğünü  beynimin hatıra kimliğine henüz yeni işliyorken, bana doğru bir adım atması da beni oldukça şaşırtmaktaydı. Elime hangi kitabı aldığımı bilemiyordum, ellerimin arasından kayan kitabın zeminle buluşmasına tanıklık etmiştim o esnada. Sakarlığıma hakaret ettim, içten içe. Kilitledim çenemi, bilemedim ne diyeceğimi. Lakin o kıvrak gülümsemesiyle üst dudağını oynatıverdi endişeyle.

Bir mıknatıs gibiydi sanki, hayallerin ötesinde gizemli bir varlığa çekiliyormuşum gibi hisler oturuyordu kalbime. Kirpiklerime saliseler takla attırırken, doğrulttum bedenimi, eğildim yere. Ancak o da eğilmişti benimle birlikte. Kitaba dokunduğumuzda ellerimiz, çarpışıyordu kafalarımız. Ovuşturdum kafamı hafifçe. Geriye doğru adım atarak kalkıverdim ayağa. Benden önce davranarak almıştı kitabımı, nazik bir edayla bana uzatmaktaydı.

"Teşekkürler." diyordum ses tonuma sakinlik hakimiyetini katarcasına. Düz ve pürüzsüzdü sesim, ilk kez konuşmaktaydım onunla. Uzattığı kitabı aldığımda, eğmiştim başımı mahcup edayla. 

"Rica ederim."  Yumuşak ses tellerinin değdiği püf dalgaları, içime dek işlemekteydi.

Titriyordu mani olamadığım dizlerim sessizce. Duygularım tarafından avlanıyordum yine. Beklenmedik öyle durumlar olurdu ki bazen, her ne kadar o anın gelmesini ümit etseniz de, hiçbir zaman o an gelmeyecek gibi gelir size.

GÜN DOĞUMU SERİSİ☆YILDIZ DÖKÜMÜ☆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin