2.14. "BENİM MÜZİĞİM SENSİN."

521 20 7
                                    

Yeryüzü hakimiyetini kaybetmiş gibiydi. Rüzgârın uğultulu nağmeleri ayrılığın son ıslığını çalıyordu. Kulak asmak istemedim. Besteleri birleştirdikçe seslendirdim, seslendirdikçe yanaklarım gözyaşlarımı kucakladı. Fakat verandadaki  bedenden hâlâ çıt çıkmıyor, sessizlik hükümdarlığını ilan ediyordu. Güneşin can alıcı ışıltıları bedenimi cayır cayır yakıyordu. Yaşanmışlıklarımızı hüsranla hatırladım. Bana piyano çalışı gözlerimin önüne geldi. Ve o mükemmel sürprizden ortaya çıkan şaheser... Yarın bile nerede olacağımızı bilemediğimiz bir zaman düzeneğinde kapana kısılmış, sessizce kıyametin kopmasını bekliyorduk. Ama bir adım gelmeliydi, bu düzen böyle devam edemezdi. Eğer gerçekten iki kişi birbirini sevdiyse aşık Romeo Juliet'ine kavuşmanın bir yolunu bulurdu. Keza bu Juliet için de geçerliydi. Çünkü gerçek sevgide kimin nasıl bir adım attığının önemi yoktu, önemli olan sevdiğin için mücadeleni sonuna kadar vermekti. Sevgide cinsiyetçilik olmazdı, olmamalıydı. 

Yalpalayarak ellerimde kâğıt destesiyle gidiyordum aramızdaki kapıya. Dakikalar geçmişti ve suskunluğumuzu hıçkırıklarımızla bastırmış, ormandaki sallanan ağaç dallarının sesiyle dinlenmiştik. Ayrı da olsa seven kalpler birlikte atardı. Benim kapıyı açmamla birlikte onu karşımda görmem de bir olmuştu. Ben bir adım attıkça o daha çok yaklaştı, beni anında kucaklayıp havaya kaldırıverdi. Kulağıma tatlı sesiyle fısıldadı.

"Benim müziğim sensin."

Huzur vericiydi, bir o kadar da naif, berrak ve tüm kaygılarınızı alıp götüren o sükunet teslimiyetin habercisiyidi. Eli belimde mahmurlukla dolaşırken ellerimdeki kağıt yığınları savruluverdi dört bir yana. Eğildi boynu, yasladı burnunu boynuma ve derince içten içe kokladı. Daha fazla dayanamazdım onun çekimine. Boşta kalan ellerim eğilen boynunda yerini bulmuştu.

"Var mısın müzikle beste olmaya zümrüdüm?" dedim çekimser ama bir o kadar da coşkulu bir sesle.

Nefesi boynumu gıdıklarken onu iyice çekiverdim kendime doğru ve fısıldadım kulağına.

"Bir beste yazalım, bizim masalımız olsun."

Yavaşça çekilerek doğrulttu bedenini. Yüzüme odakladı gözbebeklerini. Yanağıma düşen saçlardan bir tutam alarak kulağımın arkasına sıkıştırdı. Kuruyan yaşlarımı tatlılıkla okşadı.

"Mutlu masal olmalı ama şekerparem."

Başımı salladım ona hak verircesine. Kirpiklerim hâlâ nemliydi lakin onun kollarının arasında olmak tüm kederimi benden alıp götürmüştü.

"Bize ayrılık yakışmaz zaten canımın içi."

Aydınlanıverdi soluk benzi. Işıldadı zümrüdün ahenkli desteleri. Tekrardan beni kolları arasına alıp saçlarıma ufak buseler konduruverdi.

"Müzik yarışmasında beste yazarım olmak mı istiyorsun ruhum?"

Göğsünde öylece yatmışken kalbinin atışları yüreğimin sesli hecelerini tekmeledi. Ne demek istediğimi oldukça iyi anlamıştı. Bir yarışmada olacaksam eğer onun olduğu bir yarışmada partneri olmayı yeğlerdim.

"Eğer müsaade edersen sana eşlik ederim ve o mektup yarışmasından da çekilirim."

Omuzlarımdan tuttu, kollarım bedeninden çözülürken başımı baş parmağıyla kaldırıverdi.

"O mektup yarışmasından ne sonuç çıkarsa çıksın bu sana olan duygularımı değiştirmeyecek Mel. Artık olan olmuş. Olanlar senin suçun değil, işgüzarlar bir şeyler karıştırmış. Belki de iyi sonuçlanacak yaptıkları iş, bilemeyiz. Biz seninle kendi yolumuza bakalım."

GÜN DOĞUMU SERİSİ☆YILDIZ DÖKÜMÜ☆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin