4.BÖLÜM KÖTÜ OLAY-2.KISIM

3.6K 384 1.1K
                                    

Not: Arkadaşlar daha önce de belirttiğim gibi bu benim 17 yaşında yazdığım ilk roman. Bu romanımın kurgusu olayları gözlemleyen kahraman anlatıcı bakış açısına dayalıdır. Betimleme de kullandım kimi romanlarımda ama burada olaylara ağırlık vermişim. Eskiden olay örgüsüne daha fazla önem verirdim çünkü. Betimleme neden kullanılmıyor diye pek çok soru aldım bu yüzden açıklama gereksinimi duydum. İlahi/hakim bakış açısıyla yazdığım romanlarım da var tabi. Onları da bitirince yayımlayacağım. Okuyan herkesin gözlerine sağlık😊

***
Ormanlık yolun bitiminde beş adam ana caddeye fırlayınca nefesimi tutmuştum adeta. Sarhoş bir halleri vardı adamların, sallanıyorlardı kendi hâllerinde. Ellerindeki rakı şişesini kafalarına dikiyorlar, savsak adımlarla ilerliyorlardı. Büzülmüştüm öylece, titrek ve tiksinti dolu gözlerle süzüyordum onları.

Onlar da beni fark etmişlerdi. Dikkatle beni süzmekteydiler. Bana en yakın olan adam içlerinde en uzun boylu ve zayıf olandı. Hepsi de paçavra giysiler içindeydi. Uzun boylu olan adam hızla bana yaklaşıyordu. Bir adım geri attım. Arkamda ağaçlık alanlar uzanıyordu ve daha fazla geri gidemezdim. Issız ormanın derinliklerine doğru kaçmayı göze alamıyordum.

Uzun boylu adamın yanında esmer tenli, oldukça ufak boylu bir adam belirivermişti birdenbire. Faltaşı gibi açılmış gözleriyle odaklanıyordu bedenime. Rahatsız olmuştum, mıhlanıp kaldığım o yerde kaçıp gidemiyordum uzaklara. Gölge gibi beliren diğer adamlar da bu adamların hemen arkasında konumunu korumaktaydılar. Arkada sinsi gibi saklanan en kısa boylu adamın tekinden gelen kahkaha şimşekleri vuruyordu yüzüme. Elinde tuttuğu rakı şişesini fırlatıp kırdığını görünce korkunun ecel kolları boğazımı sıkıyordu sanki.

Uzun boylu adam rakı şişesini kıran adamı çatık kaşıklarla uyarırcasına süzdükten sonra adımlarını atarak yavaş ve emin bir şekilde yakınıma geliyordu. Kaydım diğer tarafa, kestiremez olmuştum ne yapacağımı. Uzun boylu adam dudaklarını araladığında harf toplulukları dönüşüyordu kelime yığınlarına. 

"Burada ne yapıyorsun canım?" diye sordu. Kuzguni gözlerini üzerimde gezdiriyordu. Ürpermiştim ama cesaretimi toplayıp cevap vermeyi başarabildim.

"Yolumu kaybettim sanırım." diyordum itiraf edercesine. Hafif ve cılız dökülen ses tellerim gerilmiş olmalıydı. Gitmeme izin verecek gibi durmuyorlardı. Beyin etimi kemiren sorular halat iplerini atmışlar, cevap yuvalarını arıyorlardı. Meraklarını gidermek adına girişiyordum girizgâha. Ancak ne kadar onları memnun edebilirdim, tartışılırdı.

Arkada duran göbekli adam fırlayınca birden hepsi sarıvermişti etrafımı. Yakınımda duran bisiklete doğru adımlarını atan göbekli tipsiz adam bir çırpıda devirmişti bisikletimi. Şaşkınlığın belirsiz yumrukları siper edercesine toy yanaklarımı kırbaçlıyordu adeta. Nefesim bile nefessizliğime giydiriyordu ödünç aldığı oksijenin kaftanlı tanelerini.

"Demek yolunu şaşırdın ha?" Kelimeleri tokat gibi fırlatan göbekli adamdı.

"E-evet." diye kekeledim.

Rakı şişesinden geriye kalan cam kırıkları benim tarafa doğru ittirince göbekli tipsiz adam, ürpertinin belirsiz hıçkırıkları boğazımda takılmıştı sanki. Düğümlü hıçkırıklar kordonlarını sarkıtmış çözebilmek oldukça güç hale gelmişti.

"Birlikte takılalım ister misin?" Sağ yanımdaki hizaya yakın yerde duran esmer teniyle gözlere çarpan adam konuşturuyordu kelimelerini.

Geri çekilmeyi denemek istedim ancak bulunduğum kaldırımdan aşağı ormanlık yolun girişine düşüyordum. Uzun boylu adam kolumdan kıskıvrak yakalamıştı haliyle. Kolumu hızla ondan kurtardığımda alkol kokulu gülücüklerini saçıyordu etrafa.

GÜN DOĞUMU SERİSİ☆YILDIZ DÖKÜMÜ☆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin