20.BÖLÜM ŞAŞKIN SİMA, MAZLUM DÜNYA

821 117 792
                                    

Merhaba herkese!  

Baştaki bölümleri düzenlemeye aldığım için yeni bölümlerde gecikmeler olacak. Önsözümü de hazırladım, beklerim herkesi. Finale de umarım az kalmıştır bakalım.

Diğer bölüm biraz öfke sahneleri olabilir. Gelişmeler olacak, bakalım neler olacak?

Emre yok bu bölüm ama diğer bölüm var.

Medya müziği: Toygar Işıklı- Bırak Sende Kaybolayım

Mutlu okumalar, bol yorumlamalar! :)

***

Öfkeliydim olan bitenlere, 'Şaşkın sima, mazlum dünya.' diye diye volta atmaktaydım evde. Kırılmıştı bana zümrüt göz, fark edebilmiştim ama insanlık haliydi ve bazen en önemli şeyleri bile unutabilirdik bu hayatta. O an önemsiz ama aslında önemli olan olaylar, bir gün karşımıza öyle bir çıkar ki, tam hayatımız düzene girdi derken yine darmadağın olabilirdi, ellerimizle kurduğumuz minik hayat düzenimiz.

Ne insanlar vardı böyle etrafımızda, küçük şaşkınlıklarımı biriktirmekten pek hayli yorulmuştum zamanla. Hayat bazen çok yorucuydu, omuzlarımıza binlerce yükler binse dahi yaşama sevincini kaybetmemeliydik, mazlum dünyada. İçimizin derin köşelerine ittiğimiz sevinç yağmurları gün gelir, kara günlerin bitiminde sevecenlikle yağabilirdi üzerimize.

Odam epeyce dağınıktı o gün. Her şeyi yerli yerine koymalı, düzeni sağlamalıydım. Dağıttım eşyalarımı ve dağıttıkça tekrar toplayıverdim. Komidimin çekmecesini açıp kıyafetlerimi koyuyorken köşeye tıkıştırılmış kutuyu buluverdim.

Pembe kurdeleyle bağlanmış ufak bir kare kutuydu. Varlığını dahi unutmuştum, merakla açtım kapağını, içindekileri görünce gözüme doluşan bulutlu yaşlar yapışıverdi göz akımıma. Eski püskü sararmış yapraklarıyla küçük, kareli bir defter sergileniyordu o anda.

Günlüğüm,

Aptalın tekiyim ben. Benim can dost beni affetmeyecek biliyorum. Bugün olanlar hiç unutamayacağım sayfa aralarında kalacak. Neler mi oldu? Bugün Gökhan'la anlaştığımız üzere doktorculuk oynayacaktık. Ben de güle oynaya gittim evlerine. Bir de kimi göreyim!

O aptal sarışınla Gökhan halının üzerine kurulmuşlar doktorculuk oynuyorlardı. Sinir sistemim o anda boşaldı. Gökhan beni görünce yüzü aydınlandı. Yüzümün renkten renge girdiğini fark eden o sarışın ise kıs kıs gülüyordu.

Beni beklemeden başlamışlardı oyuna. Vermedim bozuntuya, gittim yine de yanlarına. Buruk bir oyundu benim için, hiç keyif alamamıştım. Gökhan'ı annesi mutfağa çağırınca ben de kaçıverdim oradan. O kızla doktorculuk oynamak mı? Hem de baş başa! Düşüncesi bile korkunçtu.

Mutfağa varınca burnuma nefis kokular gelmekteydi. Suzan ablam yine döktürmüştü anlaşılan. En sevdiğim elmalı kurabiyelerden kakaolu pudinge kadar her şeyi hiç üşenmeden bizim için yapmıştı. Gökhan tatlılara yumulurken ben de içecekleri kapıverdim ve içeriye yöneldim.

Odaya adım attığımda gördüklerim karşısında donakalmıştım. Sarışın kız bir not yazdıktan sonra Gökhan'ın yastığının altına notu katlayıp sıkıştırmıştı. Onu gördüğümü fark etmesin diye gözüm tepsinin üzerinde ses çıkararak içeri girdim.

Fakat o anda karar vermiştim. Ne yapıp ne edecek o notu Gökhan okumadan evvel okuyacaktım. Bu yüzden sarışının gitmesini bekledim, annesi gelince el ele gittiler ve ben de hırsla yastıklara el attım. Bir rahatlama vardı üzerimde aynı zamanda da tedirginlik kaplıyordu bedenimi.

GÜN DOĞUMU SERİSİ☆YILDIZ DÖKÜMÜ☆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin