Not: Çok farklı bir sahne ekledim en sona! :P Yorumlarınızı eksik etmeyin.
İyi okumalar :)
***
Gözlerimi açtığımda kırpıştırdım saliselik ritimler içerisinde. Yanlış gördüğümü düşünmüştüm oysa gördüğüm polis arabasıydı, çok netti. Parmaklarım onun sıcacık fırın elleri arasındayken içimi kaplayan sıcaklık dalgaları yerini karamsarlığa bırakıyordu düşüncelerle birlikte. İndirdim gözlerimi, göz attım kolumdaki saate. Okul çıkışından bu yana neredeyse dört saat geçmişti, hava kararmak üzereydi. Cep telefonum kapalı olduğu için annemin bana bir şekilde ulaşamaması onu panikletmiş olabilirdi. Zaman nasıl bu kadar çabuk geçmişti, hiç anlayamamıştım.Başıma gelenleri düşündükçe, "Hayır, hayır..." diye mırıldandım. Emre'nin şaşkın bakışları karşılığında ellerimi onun fırın gibi elleri arasından kurtarıvermiştim. Donuk ifadeyle seyrediyordu beni, mahcup bir ifadeyle başımı eğmiştim ben de. Kapıyı açtığım gibi attım kendimi dışarıya. O da gelmişti arkamdan, arka koltukta kalan çantama benden önce uzanarak almış, atmıştı omzuna. Bagajı açtığımızda bisikletimi de indirdikten sonra çantamı aldım omuzlarının arasından. Fevri hareketlerim onu da telaşlandırmış olmalıydı, panik dolu gözlerle hedef alıyordu göz tanelerimi.
Emre'ye dönerek, "Her şey için teşekkür ederim." dedim mahcup bir şekilde. "İnan sana borcumu nasıl ödeyeceğimi bilmiyorum."
"Borç mu?" diyerek tuhaf tuhaf baktı ve ardından kocaman bir gülümseme suratına yerleştirdi. "Kim olsa aynısını yapardı. Hem şu an önemli olan hayatta olman."
"Bunun için pek emin değilim." dedikten sonra gözlerimi kısarak evin önündeki polis arabasını tarttım detaylıca. Annem aramış olmalıydı polisleri eğer evimize hırsız girme ihtimali yoksa. Kadın telaşlanınca şaşırırdı ne yapacağını. "Annem beni bir güzel fırçalayacak."
"Neden orada olduğuna dair bir fikrin var mı?" diyordu zümrüt göz tanelerine sahip genç adam. Başımı onay verircesine salladığımda polis arabasından alamıyordum gözlerimi. Gidip gitmeme konusunda çelişkide kalmış gibiydim. O esnada evin bahçe kapısından bir bedenin gölge gibi süzüldüğünü görmüştüm. Uzaktan belli olmuyordu kim olduğu lakin bu hayalet gölge adım attıkça bizim tarafımıza yaklaşıyordu. Sonunda tanımıştım bu kişiyi. "Hey Ege!" diye seslendim.
Beni fark eden Ege karşıya geçmeden önce iyice yaklaştı bulunduğum bölgeye. Önümde duruyordu şimdi, elini altın saçlarına daldırıp çıkardıktan sonra, "Seni gördüğüme sevindim." diyordu nazlı bir edayla.
"Neler oluyor?" diyordum fısıltılı hecelerimle. Bir şeylerin döndüğü aşikârdı ancak emin olamadıklarım vardı.
"Annen fazlasıyla endişelenmiş. Sanırım bir an önce eve girsin iyi olacak." diyordu yanımdaki bedeni dikkatlice incelediğinde. Kıstığı gözlerinin kenarı kırışmıştı hafiften, burukça gülümsemesini konduruyordu geniş, oval yüzüne. "Babam ve polis amiri seni arıyorlar saatlerdir."
Başımdan aşağı kaynar sular dökülmüş gibiydi. Geçmeyen yaramın daha çok ağrıdığının belirtilerini veren sinyaller akın ediyordu vücudumun her bir zerresine. "Tahmin etmiştim." diyordum kinayeli bir ses tonuyla.
Dikti gözlerini üzerime, yanımda duran zümrüdün kıpırdandığını hissedebiliyordum sabırsızlıkla. "Gerçekten kayboldun mu?" Sonra Emre'de gezdirdi gözlerini bir müddet ve orada asılı kaldı. Anlaşılan sorgulamalara daha eve adım atmadan başlanmıştım.
"Bisikletim bozuldu ve yolda kaldım. Arkadaşım da bana yardım etti." diyerek takdim etti ona Emre'yi. İkisi de selamlaştılar nazikçe.
Mahcup bir şekilde başını eğen Ege mırıldandı kelimelerini. "Aleyna da epey telaşlandı." dedikten sonra duraksadı. "Bisikletinle sana eve kadar eşlik edebilirim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜN DOĞUMU SERİSİ☆YILDIZ DÖKÜMÜ☆
Teen FictionAşka inanmayan genç liseli bir kız. Dağılan bir aile. Ve yeniden evlenen bir baba. Değişik bir kız kardeş. Ailenin çözülemeyen sırları. Ve yeni bir okul, okulun göz bebeği genç ve karizmatik bir erkek. Geçmişten gelen çocukluk arkadaşı. Büyüleyici v...