11.BÖLÜM SIRLARLA BEZELİ KADERİMİZİN AKIBETİ

2K 208 922
                                    

 "Sırlarla bezeliydi kaderimiz. Hükmedemiyorduk! Yaşanılanlar bir gerçekti! Geçmiş geçmişte kalmış mıydı sahiden? Kader; oyunlarını eksik etmezken, bir çığlık düğümlendi aniden. Geçmişti ama geçememişti sızılar, bir bir oynuyordu yerinden!"

Merhaba! Hüzünlü bir bölüme daha hazır mısınız? 

Ruh halim berbat. Karakterlerime yansıyor sanırım.

Mutlu okumalar :)

Medya Müziği: Adele-Someone Like

💚💚💚

Gün ışığının huzmeleri yavaşça göz kapaklarıma süzülüyordu. Perde gibi kapalı göz kapaklarımı titreterek açtım. Sahi, geçmiş miydi yitik bir gece? Her gecenin ardından bir gün aydınlanabiliyordu demek ki. Gün aydındı, ama kalbim bedenimi derin çukurlara sürüklüyordu her gece. O yanımdaydı biliyordum ve burası peri masallarına aitti! Her şeyi biliyordum da sırlarla bezeli akıbetimizin sonunu göremiyordum!

Yataktan ağır ve savsak adımlarla doğrularak odanın kapısını araladım. Saat kaçtı, kestiremiyordum. Aşağıdaki mutfak salonundan sıcak aile tablosunun minik kahkahaları şenleniyordu evin dört bir yanında.

Yavaşça iniyordum merdivenleri. Uyuşukluk dizginliyordu bedenimi. Ve orta yaşlarda bir kadın karşılıyordu beni. Sımsıcak gülücükleri peydah etmişti dudaklarında. Ela gözlerinin rengi tüm benliğine yansımıştı adeta. Kestanenin tonlarını barındıran saçları omuz hizasındaydı, kahkülleri örtüyordu alnını. Gözlerinin rengine sahip çekici bir pantolon giymişti,  ince beline yapışan süt beyazı tişörtüyle deri siyah ceketi kombinini tamamlıyordu. Ovuşturdum gözlerimi! Bir melek miydi o? Gülümsüyordu melek, uzatıyordu ince uzun parmaklarını. Boşlukta kalmıştı elleri, şaşkınlığımın halleri yüzümde aksediyordu muhtemelen.

"Annem, Esmeray." diyordu zümrüt gözlere sahip varlık. Yutkundum, sersemlemiştim. Aramızdaki boşluğu kapatarak kadının boşlukta kalan elini tutarak kendimi tanıttım.

"Ben Melis, efendim. Dün gece-" Geçmiş bir geceyi barındırıyordu benliğim! İrkildim, pat diye gelivermiştim çocuğun evine. Ailesine nasıl açıklayacaktım, bilemiyordum. Yardım istercesine Emre'den ve Gökşin'den yana gözlerimi sabitledim. Gökşin, kahvaltı masasında  kızartılmış ballı ekmeğini yudumluyordu. İnce belli bardağı kavrayan parmakları, çayın muhteşemliğini dudaklarında tattırıyordu. Ağzındaki büyük lokmaları hızlıca çeviriyordu belliydi! Gözlerini sahneme sabitlemişti. Olan bitenlerle pek ilgili görünmüyordu. Aklı da kalbi de yediklerindeydi!

"Otursana kızım sofraya. Buyur." Yardımıma uzanan el, babaları Cengiz Bey'e aitti. Masanın başına kurulmuştu. Kızının aksine, kibarca çiğniyordu lokmalarını. Çaydanlığa uzanıyordu elleri, boş kristal bardakları demli çayıyla şenlendiriyordu şimdi! Sıcak bir buhar tütüyordu bardaklardan. Sıcak bir aile tablosuydu onlarınki. Yutkundum, başımı eğdim hafifçe. Zümrüt gözlere sahip varlığın elini omzumda hissetmiştim. Sandalyeyi çekerek oturmamı sağlıyordu bir beyefendi gibi. O da yanımda kurulmuştu şimdi. Esmeray Hanım da gelince, sıcak aile tablosu tamamlanıvermişti.

"Nasılsın kızım, iyi misin şimdi?" diyordu Cengiz Bey. Başımla onaylayarak ince belli çay bardağımdan bir yudum tadıvermiştim. Dilim yanmıştı! Aniden elime değen bir el, su dolu bir bardağı ellerime tutuşturmuştu. Büyüleyici varlık, sıcak aile tablosunun samimiyetini içtenlikle yansıtıyordu.

"Sizi endişelendirdiğim için çok üzgünüm. Dün olanlar..." Cümlelerimi toparlayamıyordum, nefesim kesiliyordu, başım eğiliyordu. Önümde dizilen kızartılmış ekmeklerin kokusu buram buram burnuma doluyordu. Lakin benim tek istediğim çeşme gibi bütün gün doyasıya yanaklarımı ıslatmaktı.

GÜN DOĞUMU SERİSİ☆YILDIZ DÖKÜMÜ☆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin