30.BÖLÜM "SÖZ VER BANA, GİTME KALBİMİN ŞEHRİNDEN ANINDA."

785 79 473
                                    

Merhaba! Üzülerek bir sonraki bölümün final olduğunu bildiriyorum. Eğer bir gün seri yaparsam kaldığım yerden devam ederim. Şimdilik ders yoğunluğumdan ötürü düşünmüyorum. İleride karar vereceğim. Tabii destekleriniz de çok önemli bu kararı almam için.

Bakalım çiftlerimiz neler yapıyor? Okulda neler dönmüş? Babamızı ve ikizimizi yolcu etmişiz mi?

Medya Müziği: Feride Hilal Akın&Onur Baytan-Ayrılık Zor

Mutlu okumalar :)

***

Babamla ikizimi yolcu ederken içim buruk ayrılmıştım hava limanından. İmkanım olsa ben de giderdim onlarla lakin şartlar ve olması gerekenler her zaman istediğimiz gibi olmuyordu. Zamanı geriye sarabilsem, onu kaybetmemeyi dilerdim. Elbette bizi bizden ayıran insanlar hak ettiğini bulacaktı. Ama öncelik kardeşimin iyileşmesiydi. Varlığından dahi haberdar olmadığım ikinci bir kardeşimin olması tuhaf olsa da güzel bir duyguydu. Kader bizi birbirimize bağlamıştı. Pek çok ortak yanlarımız vardı, sevdiklerimiz gibi, aşık olduğumuz insan misali.

Her şeye rağmen ona karşı olan kayıplara karışmış sevgimi yitirmemekti dileğim. Kısacık zaman diliminde güzelce sevmek, koruyup kollamak istiyordum tüm kalbimle. Kabullenilmesi zor gerçekleri bazen kabul edip yola devam etmek gerekirdi hayatta. Bizim acı gerçeklerimiz bizi bizlikten bitirişlerimiz olsa da sevginin gerçek pırıltıları ebedi kalacaktı dünyada.

Babam da hüzünlüydü kendince. Esin'e olan kırgınlığı okunmaktaydı gözbebeklerinde. Ve bizim annemizin evlenmesine izin vermemiz onu hayal kırıklığına uğratmış gibi sima çiziyordu kendinde. Bana karşı mırıldandığı kelimeler kılıfından çıkarak ok misali avlıyordu kalbimi.

"Üvey babanızın yanında mı kalacaksınız bundan sonra?" Öyle bir deyişi vardı ki tüm duygularım ayaklanmış, beynime bağladığım ipliklerle dans ediyordu sanki.

"Baba." dedim yürek burkucu bir ses tonuyla. Gür çıkmıştı sesim ama naiflik de sezilebiliyordu hafiften. "Sana da geleceğiz tabii. Ama şu an Amerika'dan sağ salim geri dönmenizi bekleyeceğim."

Başını onaylarcasına salladı babam. Esin'in kızgın gözleri hedef alıyordu babamı. Burnunu büküyordu, çocuk gibi kollarını kavuşturmuş, omuz silkiyordu. "Ben babanızla gitmiyorum zaten. Eve geri döneceğim."

Şaşkındım, tuhaf olan Esin yapmacıklığını bir kenara atmış, tüm gürültücü kimliğini şimşek edasıyla gözler önüne sermişti. Yutkunamadığım çığlıklarım desibellerini arttırıyordu. Çığ olup ruhumu yıkan depremler sürüklüyordu hissiyatsız gidişlerimi. Etrafımdaki şaşkın ve gururlu insanlar kindar ama alaycı burunlarını kıvırmakla meşgul oluyorlardı. Nehir olup çağlamak isteyen duygularım ölüler şehrinden geriye kalan virane ama tutsak yıkımları andırıyordu.

"İyi yolculuklar sana da o zaman." Babam, Esin'i affedebilir miydi, kestirilemezdi. Elmacık kemiklerine çöken duygu yıkımları onu derinden boğuyor olmalıydı. Her insanın kendine göre bir karakteri vardı, insanları anlamak ve çözmek zordu.

Bazen insanları olduğu gibi kabul edip düşünmemek gerekebilirdi. Babamla ve Zeynep'le kucaklaştıktan sonra içime kadar işleyen ruhumun katmerlenen acıları yaralarıma şifa oluyordu. Aile tablomuz yıkımlara uğrasa da her ne koşulda olursa olsun bir aradaydık daima. Bunu bilmek güzeldi, mutlu olmayı denemek en güzeliydi.

O gün okulun son günlerine yakın günlerden bir gündü. Öğleden sonraki biyoloji dersinde film izleme kararı almıştık. Biyoloji laboratuarında Emre'lerin şubesiyle birleşmiştik yine. Cüneyt ve Barış korku filmi getirmişlerdi.

GÜN DOĞUMU SERİSİ☆YILDIZ DÖKÜMÜ☆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin