Kimsenin hayatı mükemmel değildir. Hiç kimse dört dörtlük bir hayat yaşamamıştır şu kısa ömürlü koca dünyada. Bazen bir uçuruma itilmişizdir bazen de sayısız kere darbe almışızdır. Yaşadığımız sürece başımıza ne gelirse gelsin bazen kendi kendimizi dünyanın suçlusu bile ilan etmişizdir.
Her gün doğumunu sevecenlikle selamlarken gün batımını buruk tebessümler eşliğinde uğurlamışızdır. Gece gökyüzüne yıldızlar inci taşları gibi dizildiğinde içimizdeki dileklerin kuyruklarını uçurtma gibi salmışızdır, karanlık paralel evrene.
Bir dilek adadık ve gerçekleşmesini bekledik. Peki, masallar mutlu biter miydi? Mutlu son varsa eğer, masalımsı hayatın tozları neden bu kadar ağırdı? Biz, bizi kandırdık aslında.
Masallar, çocukluk dünyamızı süsleyen sığındığımız hayalimsi varlıklardı. Büyüleyici varlıkları sevdik, sevildik onların dünyasında. Ama masallar ve gerçekler birbirine karıştı. Gün doğumunun yerini alan ışıltılı yıldızlar yavaşça dökülmeye başladı.
Herkes bir gün giderdi. Şu an yanımızda olan kim, ne varsa sadece o anlıktı. Anlık mutluluklara gebeydi hayatımız. Gidişatımız belirsizdi lakin seçimlerimiz ve tercihlerimiz yön verebilirdi kaderimize.
Gerçeklerle karışık kendince masal yaşamıştı bizim kahramanlarımız. Melis, gün doğumunun süzüldüğü Kız Kulesi'ne karşı yaşamıştı aşk doğumunu. Melis ve Emre'nin aşkları sırlarla kaplı inci kutusuydu.
Bazı sırlar can acıtırdı, kanatırdı yürekleri. Dile getirilemeyen gerçekler sevgi dolu yüreklerin kirpiklerini ıslatırdı. Gerçekler ve sırlar çok fazlaydı. Mantık devreye girdiğinde aşkı bırakmak gerekliydi. Ancak aşkın olduğu yüreklerde mantık daima devre dışıydı.
Kafa karıştıranlar oldu, türlü kumpaslar kuranlar oldu. Okul okul değildi, kurtlar sofrasıydı. Kimi arkadaşlıklar "ömürlük" ve "iyiki" gibi sıcak sevgi sözcüklerine sahipken kimileri de ya geçiciydi ya da sahteydi. Melis de iyikiler biriktirdi hayatında. Aile hayatının sırları dökülürken sevdikleri yanında oldu daima. Bazı yüzler maskelerini çıkarttı hayat tiyatrosunda bazıları da olduğu gibi kaldı yanında.
Olanlar oldu ama dramatik masalın sonu yazılamadı. Gün doğumunu karşılayan bedenler gökyüzünden dökülen yıldızlara şahitlik etti, kenetlenen sıcak ellerinin ardında. Umut vardı, yok olamazdı ama kalbin odaları yelpaze gibi açılırsa aşk çemberi gittikçe büyüyebilirdi.
Şimdi bir çıkmazda kapana kısıldı bedenler,
Gün doğdu, yıldızlar ışıldadı ve gökyüzü ağladı,
Bu bir yıldız dökümüydü,
Onların masalı yıldızlar gibi parlakken,
Sönük volkanlara teslim edildi.
Aşk ikilemi mantığı işletmeyi denedi,
Kalp iki kişiyi de sevdi,
Ancak kalbin sevdiği bir kişi daha ağır bastı,
Kalbinin sıcak yuvası onun kolları arasındaydı,
Kalp yakamoz döşemeli kentinde onu bekledi,
Beklenen geldi, aşk dansı yıldızlar altında edildi,
Şehri terk eden kırık kalp de geldi ama değişmişti,
Geçmiş geçmiyordu,
Yaşananlar her an kat kat artıyordu,
Aşk çemberi daralıyordu,
Dörtgenler üçgenlerle çarpışıyorken,
Kırık yıldızlar çehre altına dökülüyordu,
Gün ışıklarını kapattı, yıldızlar aydınlattı.
Lakin yıldızların parlaklığı,
Dökülen yapraklar gibi anlıktı.
***
Gelecek tanıtımdan afiş;
***
Merhaba nasılsınız?
2.kitap ile serüvene kaldığımız yerden devam ediyoruz. 2. kitabımızın adı "YILDIZ DÖKÜMÜ" olacak! Yakında kapak hazır olur :)
Bu kitabı kitabımı okuyan tüm okurlara ve her zaman yanımda olan arkadaşıma adıyorum. asliyeni
Yeni okurum tanıtım senin için gelecek :) YasarKisa2
Kendinize dikkat edin, seviliyorsunuz ve özlendiniz! :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜN DOĞUMU SERİSİ☆YILDIZ DÖKÜMÜ☆
Ficção AdolescenteAşka inanmayan genç liseli bir kız. Dağılan bir aile. Ve yeniden evlenen bir baba. Değişik bir kız kardeş. Ailenin çözülemeyen sırları. Ve yeni bir okul, okulun göz bebeği genç ve karizmatik bir erkek. Geçmişten gelen çocukluk arkadaşı. Büyüleyici v...