Zamana zamanı uyduramadığım, zamanın da bana uyamadığı anlar silsilesindeydim. En az bir haftadır raporluydum ve zümrüt göz'ün telefonu bu süre içerisinde hep kapalıydı. Gökşin, şehirden uzaklaşmadığını ama kafasını dinlemesi gerektiğini söyleyip eve de birkaç gün boyunca gelmediğini belirtmişti. Onları da pek aramıyordu. Neler olduğu hakkında bir fikrim yoktu.
O anda kızgınlıkla müdürün kapısının önünde dikilmiş, panonun önünde dereceye giren mektup yarışmasındaki yazdığım mektubun finalde olduğunu ketumca seyrediyordum. Dişlerimi gıcırdattım sıkıntıyla. Müdürle bu işi konuşup derhal yarışmadan çekilmek istediğimi sakin bir dille aktaracaktım.
"Ah, tatlımmmm kocaman tebrikler!"
Arkamı hışımla döndüğümde Manolya ile burun buruna gelmiştik. Altın saçlarından bir tutam alarak savurdu nazlıca. Kedi gibi uysalca sokularak eğildi yavaşça. "Artık çok geç canım biliyorsun değil mi?"
Alnım kırışmıştı şaşkınlıkla. Bir adım geriye attım ve sakinliğimi korumaya çalıştım. Etrafa baktığımda Serra, Sırma ve Zeynep'in köşede dikildiğini görebiliyordum. Aralarında hızlıca bir şeyler konuşuyorlardı, gözleri bizim üzerimizdeydi.
"İkizimle yaptığınız bu oyunun karşılığını zevkle vereceğim size."
Sağ elimi yumruk yapmıştım. Hastalığın pençesinden henüz kurtulmuş olmama rağmen üzerimde hafif bir kırgınlık vardı. Öksürdüm hızlıca. Boğazımı temizlemeye çalıştım. Kelimeleri bulmakta güçlük çekiyordum. Sinsi gözler beni uçurumun kenarına gafil bir şekilde ittiklerinde hiçbir şey yapamamıştım. Bu beni kahrediyordu.
"Boşuna bekleme. Müdürü vazgeçiremezsin." Sesin sahibi Zeynep'ti. Yapmacıklığından eser yoktu. Haftalar boyunca birbirimizi görmemiştik, babamlarla beraber kalmıştı lakin bugünkü gördüğüm ikiz maskesini indirmiş, gerçek yüzünü gösteren baltasını saklayan bir cellat gibiydi adeta. "Okul çıkışında duyuru olacak. Müdür, konuşma yapmanı bekliyor Melis. Tüm hünerlerini göstermek zorundasın. Hem böyle bir yeteneğini daha ne kadar süre gizleyebilirsin ki?"
Manolya hafifçe kıkırdadı, yapmacık suratı aniden sertleşti. "Her ne kadar mektup yazdığın kişi şu anda başkasıyla meşgul olsa da kendine haksızlık yapma tatlım. Başkaları da çıkar elbet."
"NE?" dedim hasta sesimin gür çıkmasına özen göstererek. "İlla ki birine aşık mı olmak gerekir mektup yazmak için? Ne kadar zavallıca bir düşünce bu!" Aramızdaki boşluğu kapatarak başımı dik bir şekilde kaldırmıştım. O kim oluyordu da Gökhan ile benim aramdaki ilişkiyi sorguluyordu.
Gök mavisi gözlerini kırpıştırarak eliyle önünde durduğumuz pencereden dışarısını işaret etti. Henüz ders zili çalmamıştı ve sersem şekilde okula gelen öğrenciler bahçeyi dolduruyordu. Bundan daha ötesi ise gördüğüm bedenlerin sahibi tanıdıktı. Gökhan, motorsikletinin üstündeydi. Arkasında olan Gökşin, hızlıca atlamıştı ve kaskını çıkaramıyordu bir türlü. Gökhan da incelikle ona kaskını çıkarmasına yardım ediyordu. Çıkmak bilmeyen kask en sonunda çıkmıştı. Aralarında durgunluk hüküm sürüyordu. Hafif bir elektrik akıntısı hissettim istemsizce. İkisinin de dudakları kıpırdamıyordu. Sessizliği bozan ise Gökşin'in Gökhan'ın boynuna atlamasıydı. Gökhan da ona karşı tepkisiz kalmamıştı. Ellerini beline dolamıştı nazlıca. Onu kendine doğru çekmişti bir hamlede.
Tokatladım kendimi, kendimi kuzey kutbuna itilmiş bir deve gibi hissetmiştim. Parmaklarımdan kollarıma doğru yayılan soğuk hava akımı titretmişti bedenimi. Tüylerim diken içerisindeydi. Gökşin'in çocukken çikolataya olan hayranlığını o da dahil olmak üzere hepimiz biliyorduk. Ama Gökhan'ın ani kararla Amerika'dan birden dönüp de böyle birdenbire Gökşin ile takılması oldukça tuhaftı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜN DOĞUMU SERİSİ☆YILDIZ DÖKÜMÜ☆
Novela JuvenilAşka inanmayan genç liseli bir kız. Dağılan bir aile. Ve yeniden evlenen bir baba. Değişik bir kız kardeş. Ailenin çözülemeyen sırları. Ve yeni bir okul, okulun göz bebeği genç ve karizmatik bir erkek. Geçmişten gelen çocukluk arkadaşı. Büyüleyici v...