Multimedya: Nur-Mina-Ekin.
-7-
Kafeteryada oturuyorken Nur'un teklifi üzerine alışveriş yapma fikrine uyum sağlamıştım. Ekin'in deyimiyle 'şerefsizlerle' yalnız kalmamak için kabul etmiş olmuştum ama amacım başkaydı. Sonuçta İstanbul'da yeniydim ve hangi mağazalar kaliteli veya ekonomik, bunu bilmiyordum.
"Bu alışveriş merkezine girelim bence."
Nur'un işaret ettiği yerin içine girince önümüze gelen ilk mağazaya doğru yol aldık. Ekin bizden daha hızlı olarak elbiselere saldırdı. Bu hali bana en yakın arkadaşım Hera'yı hatırlatmıştı. Alışveriş ettiği zaman tazmanya canavarına dönerdi.
"Haydi, dikilmeyin orada. Bakmaya mı geldiniz?"
Nur, bize sitem eden Ekin'e dil çıkardıktan sonra askılara dizilmiş elbiselere bakmaya başladı. Bense elimi pantolonların üzerinde gezdiriyordum. Birkaç parça pantolonu kollarımın arasına aldım. Kabine ilerleyen yolda önüme çıkan kazak ve gömleklerden de aldım ve kabine ulaştım. Yüksek bel dar kot pantolonun üzerine bordo kazağı geçirdim ve kazağın belli bir kısımlarını pantolonun içine sıkıştırdım. Aynadaki yansımam beni memnun edince diğer parçalarımı da denedim. Sonra kabinden çıktım.
"Mina? Hangi elbiseleri alıyorsun?"
"Elbise bakmadım."
"Gel, bulalım sana da."
Ekin beni kendine doğru çektikten sonra peşinden sürüklemeye başladı. Askılarda duran günlük elbiselere göz gezdirirken bir tanesini üzerime tuttu. Tam bir sonbahar rengi olan soluk yeşil, yarım kol bir elbise.
"Bu, kahverengi çizmelerle çok güzel olur. Bir denesene bunu."
Ona itiraz edemediğim için elbiseyi elinden aldım ve kabine doğru ilerledim. O sırada diğer kabinden Nur çıktı. Üzerindeki tulum onu çok güzel göstermişti. Ona göz kırptıktan sonra kabine girdim ve Ekin'in benim için seçtiği soluk yeşil elbiseyi denedim. Dirseklerime kadar uzanan, dizlerimin üzerinde, göğüs dekoltesi olan, kışlık bir elbiseydi. Kabinden çıktım ve bizimkilerin karşısına geçtim.
Ekin, üzerimdekileri, iyice süzdükten sonra yüzüne gülümsemesini takındı. Bir kez daha fark ettim ki, ona gülmek çok yakışıyordu.
"Yavaş gelsene kızım. Yıkıldı buralar."
"Hey! Utandırmasana beni."
"Ekin haklı bence Mina. Harika olmuş. Al bence bunu."
Üzerimde 300 liraya yakın bir para ve içinde 6.000 lira limit bulunan Kayra'nın bana verdiği kredi kartı vardı. Bunlar benim için fazlaydı ama Kayra ile anlaşmamızda tüm ihtiyaçlarımı karşılayacağıma dair bir söz vermişti. Bundan dolayı ihtiyacım olur diye düşünüp elime sıkıştırmıştı. Beğendiklerimin fiyatını ödedim. Nur ile Ekin de bir sürü eşya almışlardı. Ellerimizdeki paketlerle dışarıya çıktık.
Ekin, "Çok güzel şeyler aldık!" diye gülerek konuştuğunda, bende gülümsedim.
"Evet hepsi harikalar."
"Çok zevklisin Mina."
Nur'a teşekkür ettim. Bu konuda mütevazilik yapmayacaktım. Her zaman iyi giyinirdim ve bunu Hera'ya borçluyumdur. Teyzesinin modacı olması sayesinde ikimizde epey şeyler öğrenmiştik.
"İyi ki seni tanımışız Mina. Çok iyi bir kızsın!"
Ekin de gülerek homurdandı. "İyi ki bizim mankafa bizi seninle tanıştırmış."
Anlamayarak Ekin'e baktığımda o ise kıkırdamakla meşguldü. Tek kaşımı kaldırarak "Mankafa?" diye sordum. Konuşma sırası Nur'daydı. "Kayra canım, kim olacak ki başka?"
Gülerek, "Kayra mı?" diye sorduğumda, Nur cevap verdi. "Ne sandın?"
"Bilmiyordum normal olarak." diye mırıldandım.
Ekin, "Hadi soğuk bir şeyler içmeye gidelim." dediğimde kafamı salladım. Sabahtan beri o mağaza benim, bu mağaza senin geziyorduk ve çok yorulmuştum. Bir yerlerde oturmak fena olmazdı.
Nur, "Kızımıza biraz mankafayı anlatırız." dedikten sonra, kıkırdadı. Kıkırdadılar.
Bir kafeye oturduk. Üç kişi olmamıza rağmen elimizde bir sürü paket olduğu için büyük bir masaya oturduk. Çok yakışıklı bir garson bize doğru gelmeye başladı.Ekin ve Nur gözlerini çocuktan alamadılar. Yakışıklı garson, "Siparişlerinizi alabilir miyim?" diye sorduğunda Ekin hemen atladı. "Sarı kola!" Çocuğu gülümsetmişti.
Nur, "Soda lütfen." diye mırıldanırken bende "Bende buzlu bir kola istiyorum." dedim. Çocuk elindeki beyaz deftere bir şeyler karaladıktan sonra yanımızdan ayrıldı. Ekin de Nur da çocuk gözden kaybolana dek arkasından baktılar.
Ekin heyecanla konuştu. "Nur gördün mü? Çocuk bana gülümsedi!"
Nur, hiç istifini bile bozmadan gözlerini devirdi Ekin'e. "Sarı kola dersen bende gülerim amına koyayım!"
Ekin ellerini göğsünde birleştirirken Nur'a döndü ve ona 'senden iğreniyorum' der gibi baktı. "Kıskanç şey!"
"Hey, tartışmayın."
Az sonra garson çocuk elinde siparişlerle birlikte geri döndüğünde gülümseyerek konuştu. "Buyrun sarı kolanız, sizin kolanız, sizin de sodanız."
Ekin çocuğa yiyici bakışlarını atmaktan çekinmiyordu... Benim hiç beklemediğim bir anda birden "İsmin ne?" diye sorunca Nur'da bende Ekin'e gözlerimizi açarak baktık. Çocuk kendinden emin bir şekilde gülümserken Ekin'e döndü.
"Özgür. Ya senin ki?"
"Benim adım Ekin. Bunlarda arkadaşlarım Nur ve Mina."
Özgür "Memnun oldum." diye mırıldanırken, Nur'da bende normal bir tepki ile karşılık verdik. Ekin, konuşmayı sürdürdü.
"Hangi okuldansın? Seni tanıyor gibiyim."
"İktisat fakültesi, işletme bölümü, 3. sınıfım."
Bir anda gözlerimi büyüterek baktım, çocuğa. "Aynı okuldayız!" diye haykırınca Ekin'in bana attığı bakışları görmeniz lazımdı. Öldürücü cinsten.
Nur, "Derslere nasıl yetişiyorsun?" diye sorduğunda, bir daha çenemi açmak bile istemedim. Hele Ekin'in attığı o bakışlardan sonra... En iyisi susmaktı.
"Aslında burası babamın. Ben iki haftalığına burada çalışmakla cezalıyım."
Pipet yardımıyla bir kez daha kolamdan içtim ve paketlerimi toplamaya başladım. "Gitmem gerek. Geç oluyor."
"Kalsaydın?"
"Evde işler beni bekler."
Bir ev hanımı edası ile konuşunca ikisi de bana kıkırdadı.
"Sen ilerleyen günlerde ocakta yemeğim de var dersin Mina."
"Yok artık." diye söylendikten sonra paketlerimle birlikte kasaya kadar ilerledim. İçeceklerimizin fiyatını ödedik. Tam kafeden çıkıyorduk ki Ekin o garson çocuğu durdurup telefon numarasını aldı.
Birbirimize veda ettikten sonra, evin yolunu tuttum.
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatımı Değiştiren Sen #Wattys2014
Novela JuvenilÜniversite için şehir değiştiren Mina'nın değişen tek şeyi şehri değildir. Hayatına giren her şey, her insan onu yeni bir değişim içine sürükler. "Durup baktın göz ucuyla, başka biri vardı yanında." "Sakin kalamazdım, benim olacağını bilmesem." • 'e...