-21-
Panik halimle düşünme yetimi kaybetmiştim. Annesini kaybeden bir çocuk gibi anlamsız bakışlarla etrafa bakıyordum. Belki oradan buradan çıkar diye gözlerim saniyeler içinde her yerde geziniyordu. Hera, buraya gelmeyi hiç istememişti. Onu zorlayan bendim ve şimdi başına bir şey geldiyse kendimi affetmem kolay olmazdı. Kayra, yanaklarımı avcunun içine aldığında ona bakmamı sağladı. "Sakin ol önce."
Ellerini ittirdim. "Olamam!"
"Burada nasıl kaybolabilir? Buluruz şimdi, sakin ol."
"Bilmiyorum. En son su doldurmaya gitmişti. Sonra hiç birimiz görmedik."
Serkan, mırın kırın etmeye başladı. "Aslında az önce ben gördüm. Beni yanından kovunca ben de buraya geldim."
Serkan, dudaklarını ısırıp gözlerini benden kaçırınca kaşlarımı çattım. Üzerine yürüdüm ve boyumun yettiğince gömleğinin yakasına yapıştım. "Nasıl yalnız bırakırsın!" Ben ona bağırırken Kayra beni belimden tutup çekiştirmeye çalışıyordu. Çırpınmayı kesip ellerini kendimden uzaklaştırdım. "Bana dokunma!" diye ona da çıkışınca o da nasibini almış oldu.
"Durun! Sakin olmaya çalışın. Böyle yaparak hiç bir şeye varamayacağız. Aramaya başlayalım."
"Nur haklı. Kayra ve ben aramaya gideceğiz. Siz de bizi burada bekleyeceksiniz."
Serkan'a kaşlarımı çatarak bağırdım. "Asla. Ben de geliyorum."
Ekin, yalvarırcasına konuştu. "Mina, lütfen zorluk çıkarma. Onlar çıksınlar aramaya ki bulacaklarından eminim. Lütfen." Bana yalvarır bir şekilde bakmaya başladığında daha fazla diretmedim ve kafamı salladım. "Tamam ama mutlaka beni arayacaksınız!"
"Merak etme. Güven bize. Onu bulacağız ve ilk seni arayacağız."
Kayra ve Serkan telefonlarını ceplerini sokup çeşmeye giden yola yürümeye başladılar. Biz de meraklı ve umutlu bir şekilde beklemeye başladık.
Kayra'dan...
On beş dakikadır etrafımıza dikkatli bir şekilde bakınıp bir yandan da yürüyorduk. Arada ismini sesleniyorduk ama Hera'dan en ufak bir iz bile yoktu. Mina'nın benden telefon beklediğini biliyordum ve onu daha fazla bekletmek istemiyordum.
"Hera!"
"Kayra? Şu ağacın dibindeki Hera değil mi?"
Serkan'ın bana işaret ettiği yere baktıktan sonra "O! Koş!" diye bağırdım. Saniyeler içinde soluğu onun yanında aldık. Saçma olacaktı ama emin olmak için bileğini tuttum ve nabzını kontrol ettim. Bayılmıştı. Eğildiğimde sağ elinde sıyrıklar olduğunu ve bunların kanamış olduğunu gördüm. Elimi belinin altına ve kalçasının altına koyduktan sonra Hera'yı yerden kaldırdım ve kucağıma aldım. Serkan'a dönüp "Sen Mina'lara haber ver." dedim.
Elini cebindeki telefona götürdü. Bir kaç kez denedi ve sonrasında bana dönerek "Çekmiyor." dedi.
"Sikeyim."
Mina, bizden haber bekliyordu ve onu arayamadığımız için meraktan ölecekti. "Haydi, biraz hızlı olalım o zaman." dedim. Adımlarımızı hızlandırdık ve geldiğimiz yoldan yürümeye devam ettik. Biraz daha yürüyünce Serkan bana dönüp "Kayra yoruldun. Biraz da ben taşıyayım." dedi. Biraz yorulmuştum. İtiraz etmek hiç niyetimde yoktu. Hera'yı sarsmamaya çalışarak Serkan'ın kollarına verdim.
Serkan gülümseyerek bana baktı ve "Harika bir fikrim var." dedi. Neyi ima ettiğini öğrenmek istercesine ona baktım. "Akıllı ol Kayra. Mina, Hera'yı çok seviyor ve gördük Hera için ne kadar endişelendiğini..." Kafamı sallayarak Serkan'a baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatımı Değiştiren Sen #Wattys2014
Teen FictionÜniversite için şehir değiştiren Mina'nın değişen tek şeyi şehri değildir. Hayatına giren her şey, her insan onu yeni bir değişim içine sürükler. "Durup baktın göz ucuyla, başka biri vardı yanında." "Sakin kalamazdım, benim olacağını bilmesem." • 'e...