Multimedya: Ada
-28-
"Ada!"
Ada da, "Mina!" diye bağırarak bana sarıldı. Ben de onu boğarcasına sarıldım. Şimdi siz Ada, kim diye merak ediyorsunuzdur. Ada, benim çocukluk arkadaşımdı. Küçükken yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. Sokağa çıktığımızda Hera ile beni hep korurdu. Ada bizi nasıl koruyor derseniz; Parkta oynarken diğer çocuklar bize sataştığı zaman onlarla kavga ederdi. Her zaman yanımızda olurdu. Sırlarımı, acılarımı, sevinçlerimi, yani her şeyimi bir Hera bir de Ada ile paylaşırdım. Babam ve Kayra'dan sonra en sevdiğim erkek bile diyebilirim.
Ada'nın ismini öğrendiğimde çok şaşırmıştım. Unisex bir isim olabileceği insanın aklına gelmiyordu tabii ama durum biraz karışıktı. Ada'nın ailesi onun doğacağı haberini aldığından beri hep kız çocuk istemişler. Adının da Ada olmasını... Daha cinsiyet bile belli değilken baştan aşağı pembeli oda düzmüşler, kıyafetler almışlar. Dört ay sonra Ada'nın cinsiyetinin erkek olduğunu öğrenince yıkılmışlar ama yine de Ada isminden vazgeçemedikleri için ismi Ada kalmış. Ayrıca, Hera'nın bir kız kardeşi olunca bu zamana kadar bizim için yaptıklarından dolayı kardeşinin ismini Ada koymuştu. O derece bir bağ vardı aramızda.
Ada, kollarını boynumdan ayırdıktan sonra gülümsedi. "Annem geldiğini söyledi de ben de bir uğramak istedim." Neşe ile ellerimi çırptım. "Çok iyi yapmışsın! Uzun zamandır görüşemiyorduk. Ee... Biz de yemek yiyorduk haydi sen de gel."
"Bilmem ki nasıl olur."
"Olur. Olur." deyip kolunu tuttuğumda sertliği ile donakaldım. "Tanrım! Dur, kas mı yaptın sen?" İşaret parmağımı karnına götürdüğümde kalite kontrol için birkaç kez karnını parmakladım. Bana gülerken koluna girdim ve onu salona sürükledim.
"Anneciğim, babacığım! Ada da bu gece misafirimiz."
Annem gülümseyerek Ada'ya baktı. "Hoşgeldin Ada'cığım. Ben sana hemen servis açayım." Ada'yı da masaya oturttum ve yemeğimize devam ettik. Yemek bitince Hera ve Sofia Teyze ile birlikte anneme masayı toplamasında ve bulaşıklarda yardım ettik. Annem herkese kahve yaptı. Biz onları afiyetle yudumlarken zil çaldı.
Hera, elindeki telefonundan kafasını kaldırmadan homurdandı. "Bugün de hiç susmadı şu zil!"
"Neyse ben bakarım."
Elime kahve bardağımı aldım ve kapıya doğru ilerledim. Kahvemden bir yudum çekip kapıyı açtım. Gözlerim kocaman açıldığında ağzımı kocaman açtım. Bundan dolayı kahve boğazıma kaçtı ve öksürmeye başladım. O sırada elimden kahve bardağımı düşürdüm.
"Ka-Kayra?" Kahve fincanını almak için eğildim. "Se-Senin bu-burada ne i-işin var?"
Kayra, gözlerini kırpıştırdıktan sonra bana bakmayı sürdürdü. "Beni gördüğüne sevinmedin galiba." Gözlerimi kapatıp kollarımı boynuna doladım. "Se-Sevinmez ol-olur muyum?" Gözlerimi açtığımda aradan bir kafa daha gördüm.
"Se-Serkan?"
"Selam yenge!"
"Neden geldiniz buraya?"
Kayra'nın yüzünün gerildiğini fark ettim. "Daha ilk günden kuralları aksattın Mina. Sana her zaman ulaşabileceğimi söylemiştim! Ve senin telefonun kapalı. Merak ettim ve geldik."
"Şaka mısınız siz ya?"diye sordum da şaka olamayacak kadar gerçeklerdi. "Sırf merak ettim diye o kadar yol gelinir mi?"
Annemin "Kimmiş?" diye bağırışlarını duyduğumda buraya gelmemesi için annem gibi bağırarak "Arkadaşım!" dedim. Yere düşürdüğüm kahve bardağını girşiteki dolabın üzerine koydum. Bardak kırılmamıştı ama annem beni kıracaktı. Kalebodurlar kahve olmuştu. İyi ki girişte halı yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatımı Değiştiren Sen #Wattys2014
Teen FictionÜniversite için şehir değiştiren Mina'nın değişen tek şeyi şehri değildir. Hayatına giren her şey, her insan onu yeni bir değişim içine sürükler. "Durup baktın göz ucuyla, başka biri vardı yanında." "Sakin kalamazdım, benim olacağını bilmesem." • 'e...