35- Boşuna

13.3K 434 20
                                    

Klasik iphone zil sesi odamı doldurmaya başladığında yüzümü buruşturdum. Tüm gece boyunca düşünmüştüm, ağlamıştım. Düşünmekten gözüme uyku girmemişti ve saatin erken olduğunu tahmin edebiliyordum. Kulağımın dibinde zangır zangır titremeye ve çalmaya devam eden telefonu susturmak için aramayı başlattım.

"Efendim Hera?" dedim uykulu bir ses tonuyla.

"Bana bak, daha uyanmadın mı sen?"

"Sayende uyandım." Doğrulurken gözümü ovuşturdum ve sırtımı yatak başlığıyla buluşturdum.

"Seni merak ettim." dedi. "Dün konuşma fırsatımız olmadı."

"Başka zaman bulamadın mı ya?" diye söylendim ellerimle saçlarımı karıştırırken. "Başka günaydın deyiş şekli mi kalmadı yani?"

"Aman söylenme hemen. Hem saat öğleni geçti, bu ne uykusu?"

Tam karşımda duran duvar saatine baktığımda Hera'nın hiç de yanılmadığını fark ettim. Saat gerçekten de öğleni çoktan geçmişti. Annemin neden bana dokunmadığını anlamamıştım. Normalde babam işe erken gittiği için kahvaltı erken hazırlanır ve yapılırdı. Sahra ile biz geç kalkardık, annem bir kez daha bizimle kahvaltı yapardı ama geçen iki kahvaltıya daha çağırılmamıştım.

"Dün gece pek iyi uyuyamadım."

"Gelsene bize. Laflarız falan. Hem konuşmamız gerek."

"Annemle konuşayım da bir, haberleşiriz." deyip aramayı sonlandırdım. Üzerimde paçavra olan örtüyü kaldırdıktan sonra bacaklarımı yataktan sarkıttım. Banyoda el-yüz yıkama ve sabah tuvaleti ihtiyacımı giderdikten sonra merdivenlerden aşağı indim. Annem, salonda yoktu. Mutfağa gittiğimde annemin sarma sardığını gördüm.

"Günaydın, anne."

"Ah, uyandın mı?" diye sordu bir yandan Sahra'nın açtığı yaprağı alırken.

"Evet de, misafir mi geliyor?"

"Babanın adetleri işte." Annem yüzünü buruştururken gözlerini devirdi. "Birde üç aile çağırmış. Ne bok yiyeceğim, bilmiyorum." Annem küfür edince kıkırdadı. Bunu genelde hep yapıyordu.

"Yardım falan lazım mı?" diye sordum nezaketen ama annemin teklifimi geri çevirmeyeceğinden Kayra'nın beni aldattığı kadar emindim. Annem önünde tepecik oluşturmuş olan sarmaları tencereye dizerken "Sorduğun hata." deyip beni şaşırtmadı. "Aç bakayım dolabı, tavuk vardı. Ne alemde?" Buzdolabını açtıktan sonra paket tavuğu aldım. Tam o sırada don kullanma tarihinin geçtiğini fark ettim.

"Tarihi geçmiş bunun."

"Markete gitmen farz oldu desene." dedi annem keyifle. Gözlerimi devirirken ekledi. "Bak, dolabın üstünde liste var. Haydi markete git de gel."

Bir şey söylemeden veya itiraz etmeden dolabın üstündeki magneti kaydırdım ve listeyi aldım. Kredi kartını kaptıktan sonra üzerimdeki şortlu gecelik takımını önemsemeden evden çıktım. En yakındaki markete girdikten sonra listedekileri market arabasına doldurmaya başladım. Alkol reyonu gözüme çarptığında dün içtiklerim aklıma geldi. Gerçekten tekrar içmek istiyordum ve bu isteğimi durduramadım. Bir vodka şişesini de market arabasına koyduktan sonra diğer bir reyona gittim.

Yemek sonrası ikramlar için iki çeşit kurabiye almaya karar verdim. Çikolatalı kurabiye kutusunu elime aldığımda başka bir eli elimin üzerinde hissettim.

"Kayra?"

"Mina."

"Ne işin var burada?" Kaşlarımı çattım. "Beni mi takip ediyorsun sen?"

Hayatımı Değiştiren Sen #Wattys2014Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin