9- "Hera?"

32.1K 1.2K 46
                                    

Multimedia: Hera

-9-

Üç günden beri Kayra ile uğraşıyordum. Geçen bu zaman içerisinde aramız düzelmişti. Zaten düzelmemesi imkansız olurdu çünkü küçük bir çocukmuşum gibi üzerime titriyordu. Geçirdiğim ufak kazadan dolayı kendini sorumlu hissediyordu, bunu normal karşılıyordum ama bazen bana çocukmuşum gibi davranması beni çileden çıkartıyordu. Sinirimi bozan şeylerden bir tanesi de üç gündür okula gitmeme izin vermemesiydi. Üstüne üstlük kendisi de gitmiyordu. Aslında bir yandan benimle ilgilenmesi hoşuma gidiyordu ama bazen de bezdiriyordu.

Kayra akşam yemeğimizi hazırlarken bende zaman öldürmek için sosyal medyaya girdim. Soma faciasının üzerinden günler geçmişti ama hala ortalık çok gergindi. Bu gerginlik Twitter ana sayfama da yansımıştı. Atılan tweetler'in %90'ı #Soma ile ilgiliydi. Bende bir kaç tweet attıktan sonra annemin profiline girdim. Aydın, Manisa'ya yakın olduğu için annemler facianın 2. gününden beri gönüllü olarak Soma'da bulunuyorlardı.

Annemin koyduğu resimlere baktım. Bir fotoğrafta babamı, Sahra'yı, ve bir sürü çocuğu madenci kıyafetleriyle yüzlerindeki kara boyalarla gördüm. Mahzun bir şekilde kameraya bakmışlardı. Diğer bir fotoğrafta ise Sahra ve bir kız çocuğu vardı. Kız çocuğunun elinde Sahra'nın her gece uyuduğu ayıcığı vardı. Kardeşimi tanırdım. Sahra o aptal ayıcık olmadan asla uyumazdı ve şimdi o ayıcık bir başkasının elindeydi. Ve bunun gibi bir çok fotoğraf gördüm. Kardeşlik... Bu olmalıydı.

Kayra'nın omzumu sarsıklamasıyla aklımdaki düşüncelerimden kurtuldum.

"Hadi, ye yemeğini."

Kafamı ifadesizce kafamı sallarken yemek tepsisini kucağıma aldım. Çorba kasesini önüme çekerken hafifçe gülümsedim. "Sende iyice yemek yapmayı öğrendin ha?"

"Dalga geçme de yemeğini ye."

Elindeki kumanda ile zap yapmakla meşgul olduğu için beni umursamaması pek normaldi! Sakince çorbadan birkaç kaşık aldım ve tekrardan şansımı denedim.

"Kayra?"

"Ha?"

Gözlerimi kısarak ona döndüm ve "İnsan bir efendim der!" diye kısık bir şekilde söylendim. Ne dediğimi algılayamadığı için "Efendim?" dedi ama gözü de aklı da televizyondaki bir top peşinde koşan beş insandaydı.

"Yarın okula gideceğim ben."

"Hayır."

"Ne demek hayır ya? Gideceğim diyorsam gideceğim!"

Bana dönüp tam ağzımı açıyordu ki onun bir şey demesine izin vermedim. Hemen sesimi yumuşattım ve az önceki kaplanlıktan masum bir kediye terfi ettim.

"Hem bileğim eskisi kadar acımıyor artık."

"Hayır diyorum Mina."

"Derslerden geri kalıyorum. İlk haftadan okulu astım."

"Asmış sayılmazsın?" diye sorduğunda, yüzüne sinir bozucu bir gülüş kondurdu. Onunla inatlaşamayacağımı anladığım an pes ettim ve "Keçi!" diye tısladım.

Kucağımdaki tepsiyi sehpaya bıraktım ve kollarımı gögüslerimin önünde birleştirdim. Gözlerimi kıstım ve dudaklarımı büzdüm. Kayra 'uğraştırmasana ya beni' der gibi bakmaya başladığında omzumu silktim.

"Mina, yemeğini yer misin lütfen!"

"Yemeyeceğim!"

"Bende yemem o zaman?"

"Ne kadar umurumda acaba Kayra Bey?"

Benimle baş edemeyeceğini ya da uğraşmak istemediğini anlayınca elindeki kumandayı sehpaya bıraktı. "Bana keçi diyene bak. Sen benden daha inatçısın."

Hayatımı Değiştiren Sen #Wattys2014Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin