Multimedya: Mina-Hera
-27-
Duştan çıkınca direkt bornozuma sarıldım. Kendimi iyice kuruladıktan sonra iç çamaşırlarımı üzerime geçirdim. Dolabıma baktığımda çok fazla eşya olmadığını gördüm. Bir an önce bavulumu boşaltmalıydım. Dolabımdan siyah bir tayt ve bavulumdan renkli bir tişört aldım. Hemen üzerime geçirdim. Nemli olan saçlarımı havlu sayesinde kuruladım. Hiç bir zaman saç kurutma makinasını kullanmazdım. Nemli olan saçlarımı aşağı sarkıttım. Havluyu saçlarımı doladım. Odamdan çıkıp Sahra'nın odasına girdim. Bebekleri ile oynuyordu.
"Abla sende gelsene. Elsa'nın saçlarını ör."
Yüzümü buruşturarak Sahra'ya baktım. "Canım ben aslında biraz yorg-" Sahra, ellerimden beni sürükleye sürükleye masasına oturttu. Bebeği uzattı. Saçlarını ördüm. Bir anda ağlamaya başladığında korkarak ona baktım.
"Ne-Neden ağlıyorsun canım?"
"Filmdeki gibi öremiyorsun!" Son heceyi uzatarak ağlamasını sürdürdü. Bağdaş kurdum ve bebeğin saçlarını çözdüm. "Canım, tamam. Bir daha örerim." Arka tarafından ördüğüm saçları çözdüm. Bu sefer sol tarafından ördüm.
"Oldu mu?"
Kafasını onaylar bir şekilde salladı. Rahatlamıştım. Tam ayağa kalkmıştım ki sert bir şekilde beni yere oturttu. Göt üstü yere düşmüştüm. Küçücük çocuktu ama beni güzelce yere seriyordu. "Şimdi ne yapacağım?" dedim oflayarak.
"Yaptığım yemekleri yiyeceksin ve kahveyi içeceksin." Yüzümü asarak ofladığımda "Abla ya!" diye çemkirdi.
"Tamam, tamam yeter ki sen ağlama."
Sahra, neşe içinde ellerini çırptı. Oyuncak tencerelerin içine oyuncak mısırları koydu ve pişirdi (.) Ben de onları yedim. Tam ağzıma kahve fincanını götürüyordum ki kurtarıcım kapıyı açtı.
"Sahra'cığım, yorma ablanı. Biraz dinlensin, sonra oynarsanız."
Sahra, biraz oflasa da odadan kendimi kurtarabilmiştim. İçeriye geçtiğimde burnuma mis gibi kokular geliyordu. "Annelerin en güzeli! Neler yaptın yine Bahar Sultan!"
Annem iki eliyle yanaklarını kavradı ve sıkmaya başladı. "Benim canım kızıma mantı açtım ellerimle. Sarma sardım. Özlemişsindir benim yemeklerimi. Sevdiğin her şeyi yaptım."
Bu sefer annemin yanaklarını ben sıktım. "Yardım etmek isterdim ama çok yorgunum." Annem, gülümseyerek bana döndü.
"Biliyorum canım. Hem zaten az kaldı. Sen dinlen."
"Sağ ol anneciğim!"
Bir anda annemin telefonu çalmaya başladı. Annem, ocakta kaynayan tencereyi gösterirken bana seslendi. "Mina'cığım telefonumu getirir misin?"
"Tamam anne!" deyip salona koştum. Ekrana baktığımda Sofia Teyze'nin aradığını gördüm. Telefonu anneme uzattım. Annem telefonu açtı ve konuşmaya başladı. 'Tamam Sofya'cığım. Tamam. Tamam. Önemli değil. Tabii. Görüşürüz...' kelimelerinden başka bir kelime kullanmadan telefonunu kapattı.
Meraklı gözlerimi anneme diktiğimde, "Ne oldu anne?" diye sordum. Annem, elindeki kepçe yardımıyla yemeği hallederken bana cevap vermeyi ihmal etmedi. "Önemli bir şey değil canım. İsa abinin bir arkadaşı onlara gidecekmiş. Onlarda bize ailecek davetliler ya, Sofya da arkadaşını getirebilir mi diye sordu."
Kaşlarımı kaldırırken, soru sorar bir tonda sesimi ayarladım. "Sen de kabul ettin?" Annem kafasını salladı. "Getirme mi deseydim Mina?" Dudaklarımı dümdüz ettikten sonra sesli düşündüm. "Nasıl biri acaba?" Annem ocağın altını kıstıktan sonra bana döndü. "Şhh. Kayra duymasın Mina. Belki de arkadaşı kızdır?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatımı Değiştiren Sen #Wattys2014
Teen FictionÜniversite için şehir değiştiren Mina'nın değişen tek şeyi şehri değildir. Hayatına giren her şey, her insan onu yeni bir değişim içine sürükler. "Durup baktın göz ucuyla, başka biri vardı yanında." "Sakin kalamazdım, benim olacağını bilmesem." • 'e...