Öncelikle herkese merhaba. Buraları baya boşladım ve okulların kapanmasına yakın yeni bir hikaye ile karşınıza çıkmak istedim. Umarım bunu da beğenirsiniz. Yorumlarınıza göre ilk bölümü bu akşam ya da yarın yayınlayabilirim. Bu bir tanıtımdır.
Not: Bu hikaye tamamen bir zeyker hikayesidir. :)
-Zeynep
Sabahın erken saatlerinde İstanbul harika. Denizin sesi çimenlerin kokusuyla birleşince hep aynı hazzı veriyor bana. Üzerimde siyah taytım, pembe bluzum uzanıyorum çimenlerin üstinde. Güneş ufaktan kendini göstermeye başlıyor ve hava sabah mahmurluğunu üzerinden atmaya hazırlanıyor. Telefonumun şu huzur verici sessizliği delerek çalmasıyla irkiliyorum ve telefona yöneliyorum.
"Efendim Aksel?"
"Sabah sabah sahile gittin sen yine dimi?"
"Sabah sabah beni fırçaladığına göre Okan bey aradı?"
"Güzel tahmin. 'Günaydın akselcim. Kahvaltını bile yapmadan gel buraya gelirken o kıvırcığıda getir. Son dakikada fotoğrafçı kazık attı ve aklıma ilk siz geldiniz. Mankeni bekletmek istemiyorum. 15 dakikan var.' dedi gıcık şey. "
"15 dk da kendi hazırlanabiliyor muymuş sorsaydın. Neyse sen sakin ol hazırlan ben de bi koşu eve gider hazırlanır senin eve doğru gelirim. Cafenin ordan al beni olur mu?"
"Tamam Zeyno. Ama nolur hızlı ol bir daha o adamdan azar işitirsem ...."
"Tamam tamaaaaam."
Bir bu eksikti şimdi! Bari biraz zaman ver be adam! Hemen çantamı ve fotoğraf makinemi alıyorum ve ayağa kalkıyorum. Sabahları sahilde fotoğraf çekme ve uzanma keyfimin bozulmasından nefret ediyorum. Bir yandan koşup bir yandan makinayı çantasının içine koymaya çalışırken adamın biri(Pardon öküzün biri!) bana hızlıca çarpıyor ve makine denizi boyluyor!!!
"Kahretsin!"
"B-ben çok özür dilerim.."
"Ya nolurdu biraz dikkatli olsanız. Hadi ben önüma bakmıyorum sizde bana doğru koşmak zorunda mısınız!?"
"Tamam haklısınız pardon. Ben size kartımı veriyim siz yenisini alın ve bana faturasını ulaştırın olur mu?"
"15 dakika içinde yanisini alıp size fatura ulaştırmam benim için zor beyefendi. Bundan sonra dikkatli olun yeter.!"
"Ne 15 dakikası?"
"Acelem var beyefendi tutmayın beniii!!!"
Bugün başımda bir bela var ama hayırlısı. Koştura koştura eve gidiyorum ve kısa bir duş alıp hazırlanıyorum. Duştan sonra bu kıvırcık saçlarla uğraşmanın zor olacağını bildiğimden tepeden toplayıveriyorum siyah tokamla. Tabi duştan sonra Aksel ile konuşup onun yedek makinasını getirmesi gerektiğini unutmuyorum. Koskoca şirkette o kadar fotoğraf makinası var bir türlü çekim zamanı şarjları olmuyor. Problem yaşamaktansa kendimizinkini kullanmak en mantıklısı. Hemen çantaya gerekli olan eşyalarımı koyuyorum ve odamdan çıkıyorum. Odamdan çıkmamla Yağmurla çarpışmam bir oluyor.
"Yavaş kızım sakin ol."
"Olamam yağmur yaa."
"Okan bey ve son dakika işleri dimi?"
"Aynen. Gelince detayları anlatırım. Melis kalktı mı?"
"Sence Melis bu saatte kalkar mı?"
"Bugün dersi erken kaldır onu. Kızın ders saatlerini ben öğrendim o öğrenemedi yaa."
"Tamam tamam sen git ben hallederim canım. "
Koşa koşa merdivenleri iniyorum ve Aksellerin evine doğru koşmaya devam ediyorum. Cafe ye 50 m falan kala Aksel in arabası yanımda duruyor ve hemen biniyorum. O adar acelemiz var ki çocuk ben kapıyı kapamadan gazı köklüyor.
"Senin makinene noldu Zeyno?"
"Adamın biri sahilden eve koşarken öküz gibi çarpınca denize düştü . "
"Tam da zamanında olmuş yani."
"Aynen aynen . Okan bey aradı mı bi daha?"
"Aramaz olur mu.... hem de ne dedi bil bakalım."
Ve akselle ikimiz aynı anda söylüyoruz. "5 dakika içinde burda olmazsanız kovulursunuz!"
Minik bi kahkaha krizinden sonra şirket otoparkına ulaşıyoruz. Arabayı parkedip hızlıca merdivenlere koşuyoruz ve ana kata geldiğimizde asansöre binip stüdyoya çıkıyoruz. Stüdyoya girdiğimiz anda Okan Bey'in suratı gülümsüyor.
"Geç gelmeyeceğinizi biliyordum çocuklar."
"Ayıp ettiniz Okan bey biz ne zaman geç kaldık dimi?"
"Haklısın Zeynepcim :)"
Cihazları ve ışıkları düzenliyoruz ve Mankenimizi beklemeye başlıyoruz. Bi yarım saat sonra Okan Bey'in telefonu çalıyor.Konuşmasından mankenin geldiğini anıyoruz ve stiüdyonun kapısının açılmasıyla herkes adama doğru yönelirken ben donup kalıyorum.
"E bu bana çarpan öküz?!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fotoğraf Makinesi
General FictionAilesi ölmüş 2 kız... Kaza sanılan ama cinayet olan bir olay... Katillerin oğlu maktüllerin kızına aşık olursa ne olur? Fotoğraf Makinesi bir karede en fazla neleri değiştirebilir? Hepsi ve daha fazlası Fotoğraf Makinesi'nde...