"Zeynep,zeynep bebeğim aç gözlerini"
Zeynep yere yığıldıktan sonra yanına gelen bir kaç hemşire ve doktorun yardımıyla Zeynep'i acil'e götürmüştü Kerem.
O zaman öğrenmişti kazadan beridir doğru düzgün beslenmediğini... Kerem genelde Zeynep'in yanında oluyor ve ona bir kaç lokma yemek yediriyordu ama Zeynep onun dışında yemek yiyememişti!
Şimdi bir odada krizlere giren Barış'ı sakinleştirmeye çalışıyorlardı,diğerleri Barış'ın yanındaydı. Kerem de baygın yatan Zeynep'in...
Serumla besin takviyesi yapılıp aşırı düşen tansiyonunu yerine getirmeye çalışıyordu doktorlar,aynı zamanda sakinleştirici de yapmışlardı.
"Kerem?"
Kerem,Zeynep'in kendine seslendiğini duyunca eğdiği başını kaldırdı ve tekrar sevdiğinin ellini tutarak "Bebeğim,nasılsın?" dedi.
"İyiyim,iyiyim. Kalkmak istiyorum ama" diyen Zeynep doğrulmaya kalkınca Kerem durdurdu Zeynep'i
"Saçmalama güzelim,biraz dinlen lütfen." dedi Kerem ellerini Zeynep'in omzundan çekerken.
"Dinlendim ben,lütfen bırak" diyen Zeynep yan odadan gelen sesleri duyunca tekrar doğruldu. "Barışla konuşmam gerekiyor Kerem,duymuyor musun deliriyor içeride!"
"Tamam o zaman , bekle iki dakika. " dedi Kerem yalvaran gözlerle. "Lütfen bekle de serumu falan halletsinler" dedikten sonra çıkıp hemşireyi buldu ve zaten biten serumun Katateriyle beraber Zeynep'in kolundan çıkarılmasını izledi.
Odadan çıktıktan sonra seslerin geldiği odaya yöneldi Zeynep. Yatakta deliren Barış'ı ne Can,ne Aksel ne de hasta bakıcılar zapt edebiliyordu,Yağmur ise ne yapacağını bilmez durumda ağlıyordu.
"Barış." dedi Zeynep normal bir ses tonuyla ama duymamıştı Barış onu. "Barış." Dedi tekrar ama yine duyulmadı sesi. "BARIŞ!"
Barış Zeynep'in sesini duyduğunda dondu kaldı. Tabi odadaki diğer kişilerde. Doktor bile elindeki sakinleştiriciyi yere düşürmüştü.
"Lütfen odadaki herkes dışarı çıksın!" diyen Zeynep itiraz etmeye kalkan doktoru gördüğünde "hemen!" dedi kızgınca.
Herkes dışarı çıkınca O'na bomboş gözlerle bakan Barış'ın yanına oturdu.
"Kızınız olacaktı" diyerek başladı sözlerine.
Barış'ın bakışları değişmişti. "Ne?" diyebildi sadece.
"Gözleri ve saçları kahverenginin en güzel tonlarıyla bezenmiş, sevecen mi sevecen bir kızınız olacaktı Barış,gördüm"
"Na-nasıl?"
"Melis,rüyama girdi Barış. Beni yeğenimle tanıştırdı. Ve sana bir kaç şey söylememi istedi. Veda etti bana Melis,Barış. Veda etti." dedi Zeynep gözyaşları arasında. "Senin kendini hırpalamamanı istedi,hayatının geri kalanında mutlu olmanı ve seni çok sevdiğini söyledi,gittiği için özür diledi"
"Ama gitti abla,Lanet olsun ki gitti!" dedi Barış hiddetle. "Neden bensiz gitti? Ben Onsuz nasıl mutlu olacağım ki!?"
"Olacaksın! Olacaksın çünkü yanında hep ben olacağım kardeşim!" diyen Zeynep Barış'a sarıldı.
Barış da hiç bekletmeden karşılık verdi ablasına. Onlar Melis'in birbirlerine emanetleriydi. Birbirlerine sahip çıkmalıydılar.
"Şimdi biraz sakinleşmen lazım Barış,tamam mı? Zorluk çıkarma kimseye. Melis için." diyen Zeynep'i kafasıyla onaylayan Barış yatağa uzandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fotoğraf Makinesi
Ficção GeralAilesi ölmüş 2 kız... Kaza sanılan ama cinayet olan bir olay... Katillerin oğlu maktüllerin kızına aşık olursa ne olur? Fotoğraf Makinesi bir karede en fazla neleri değiştirebilir? Hepsi ve daha fazlası Fotoğraf Makinesi'nde...