Bölüm 48 "Mektup"

457 43 14
                                    

Aşağıdan gelen bağrışmalarla açtı yeni güne gözlerini kerem. Çok geçmeden kapı açıldı, gelen yağmurdu fakat onun yarı çıplak olduğunu farkedince çığlık atıp arkasını döndü.

"Kerem,Zeynep yok!"

"Ne demek yok!" dedi kerem hızlıca doğrulurken. Daha sonra yanındaki mektubu gördü,üzerinde ismi yazıyordu.

"Yağmur sen git şimdi,geliyorum. " dedi ve yağmurun çıkmasıyla mektubu açtı Kerem. Yazılan her kelime kalbine ok gibi saplanıyordu.

"Günaydın sevgilim...

Çok klasik farkındayım ama sen bu satırları okurken uzaklarda olacağım. Senin beni göremediğin ama benim seni hep izleyeceğim bir yerlerde...

Özellikle son bir senemin nasıl geçtiğini biliyorsun,hepiniz biliyorsunuz. Ben üzülmekten,ayrıca sizleri üzmekten çok yoruldum. Tükendim. Hepiniz benim için uğraştınız,farkındayım ama olmadı,yapamadım işte. Annemle babam gittikten sonra en azından Melis var diyordum kendime. Ama şimdi o da yok ve allah kahretsin ki yeri dolmuyor,eksikliği büyük!

Biliyorum bu ani gidişimin sebebi Size göre,sana göre saçma.' Ben vardım ya güzelim' diyorsundur bu satırları okurken. Sen vardın,sen Son ana kadar vardın ve hep vsr olacaksın ama ben eksiğim.

Ben,eski ben değilim ve sen hayatının en güzel zamanlarında beni düzeltmek,benim yüzümden üzülmek zorunda değilsin.

Sen,Kerem Sayer'sin. Gidişimin ardından hemen kendini toparlarsın ve daha iyileriyle daha iyi bir hayat yaşarsın.

Hakettiğin gibi...

Hakettiğin hayatı yaşa sevgilim... "

Kerem mektubu okurken gözyaşlarına hakim olamamış ve mektup bitince hıçkırarak ağlamaya başlamıştı. Yanındaki yastığı alıp Zeynepin kokusunu içine çektikten sonra hemen ağlamayı kesip giyinmeye başladı.

Giyindikten sonra hemen aşağıya inip kapıya yöneldi. Yağmur hıçkırıkları arasında Kereme seslendi. "Nereye!"

"Nereye gittiğini biliyor olabilirim!"

Hepsi apar topar hazırlandılar ve arabalara binip yamaca gittiler. Hiç bir iz yoktu...

Yamaçtan aşağıya baktıklarında da bir şey göremediler ve hayal kırıklığıyla kalakaldılar oracıkta. Can polisi arayıp kayıp ihbarı yaparken gözlerinin kaydığını hissetti kerem,sonrası yağmurun çığlığı oldu.

...

Can kendisine gelen telefonla donup kalmıştı hastane koridorunda. Kerem yamaçta bayılmıştı ve onu hsstaneye kaldırmışlardı. Hemen keremin odasına girdi ve uyanan keremin yanındaki doktorun sözünü kesti.

"Polis aradı, balıkçılar bir ceset bulmuşlar. Ceset tıpkı..."

Kerem canın sözünü kesti. "nerde?"

"Burada,morgda."

Kerem doktorun ve arkadaşlarının seslenmesine rağmen ayaklandı ve kolundaki serumu çıkardı. Ayakkabılarını giydikten sonra canla beraber morga indiler. Doktorun biri,yeni gelen bir cesedi inceliyordu. Kerem doktorun ardından görülen kıvırcık ve ıslak saçlarla yıkıldı.

Doktora seslenip izin olmamasına rağmen içeri girdi ve doktor Son rapor için nabzını kontrol ederken izledi güzelini,solmuş benziyle

"Bismillahirrahmanirrahim!" dedi doktor pörtlemiş gözlerle. "Bu hasta ölmemiş,nabız var! "

###

Benim güzel okuyucularım hala buradalar mıııı?

Uzun zaman oldu,özel bölüm yok demiştim ama dayanamadım.

Arada böyle özel bölümler ister misiniiiiiz!

Yorumlarınızı bekliyorum

NOT: Yeni başladığım "KALEM" adlı hikayemi okumuyorsunuz,neden fotoğraf karemin eşsiz pikselleri.nedeeen

Fotoğraf MakinesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin