Ya ya ya ne kadar mutluyum şu an farkında mısınız? 20.000 i geçmiş okunma yüzdemiz o kadar mutluyum o kadar mutluyum ki 🙈 vote ve yorumlar da yükseliyor ama ben bu ve bundan sonraki bölümlerde daha çok vote istiyorum hadi ama biraz motivasyon verin bana şıllaklar ! 😍 çok çene çalmadan yeni bölüme geçicem zaten merak etmeyin son bir şey var.
Bu bölümü "mevo__" adlı okuyucuma ithaf ediyorum. İthafın geciktiği için çok çok çok özür dilerim güzelim tamamen benim hatam. Umarım beğenirsin.
Umarım hepiniz beğenirsiniz!!! 🙈
•••
Çığlığın kaynağını tahmin edenlerinizin olduğunu biliyorum merak etmeyin. Evet bir adet Yağmur vakasıyla karşı karşıyayız.
"Can ne yapıyorsun sen!"
Yağmur'un saçma sapan davranışları sayesinde şaşkına dönen Can ağzını bile açamıyor. Eda hanım ise şaşkınlıklar içerisinde Yağmur'un Can'a çirkefleşmesini izlemekte... Olaya müdahale etmek haliyle bize kalıyor tabi....
Aksel ile makinaları bırakıp bizimkilerin yanına gidiyoruz. Ben Can ve Yağmur'u Can'ın bürosuna götürürken Aksel de Eda hanımla sohbet etmeye başlıyor. Kadının gerginliğini güney kutbundaki penguenler bile hissedip bu ne sıcak be demişleridir eminim! Ah yağmur ah!
"Kimdi o kadın Can kimdi o kadın?"
"Yağmur o ka-"
"Ay sus dinlemek istemiyorum. geçmişsin karşısına mıç mıç mış ay içim şişti. hele en yakın arkadaşımızın gözü önünde! Ay sen nasıl izin verdin zeynep buna! Ay ben fena oldum! ay bana bir şeyler o-!"
"Yağmur tek kelime daha edersen seni boğarım!"
"Ne var Zeynep ne var şuna bak şu-!"
"Gerizekalı kadın bizim müşterimiz. onun firması için çekimler yapıyoruz akselle. can da kadının yanında sohbet ediyor.!"
"Bana ne etmesin!"
"Yağmur bir kez daha o ciyak sesini duyarsam ümüğünü sıkarım senin anladın mı!"
Aniden Can'dan gelen garip seslerle ona doğru dönüyoruz. sandalyesine oturmuş tavana bakmış nefes almaya çalışıyor.
"Kahretsin!" Diyorum ve hemen yanına gidiyorum.
"Can! Can nefes almaya çalış hey bana bak!"
Bir yandan nefes almasını söyleyerek bir yandan da cebinden ilacını çıkarıyorum ve ağzına dayıyorum. Bir kaç kez sıktıktan sonra ağzından çekip masaya koyuyorum.
"Can, can nefes al ."
Bir kaç dakika sonra Can kendine geliyor zaten. bir astım krizi daha bitti çok şükür.
"Teşekkür ederim zeynep." diyor bana eskiden de olduğu gibi minnet dolu gözlerle...
"Ze-zeynep noldu öyle?" Diyor yağmur şapşal şapşal bakarak.
"Bak Yağmur sakin ol bir şey olduğu yok. Sadece Can biraz gerildi ve astım krizi geçirdi. üzülmene gerek yok."
Ben daha sözlerimi bitirmeden Yağmurun 'benim yüzümden oldu' feryatları eşliğinde ağlamasıyla onu cana bırakıp bürodan çıkıyorum.
Bürodan çıktığımda aksel ve eda hanımın sohbetinin koyulaştığını görüyorum ve onlara jiç dokunmadan çekimleri kendim devam ettiriyorum. Sohbet etmeleri iyidir belki. belki eda hanım ve aksel...?
Bir kaç saat sonra çekimleri bitirip ajanstan gelen mankenleri ve ajans görevlisini uğurluyorum. eda hanım ve aksel ise haaaaala sohbet etmekle meşgul. yanlarına gittiğimde hafifce öksürüyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fotoğraf Makinesi
Fiction généraleAilesi ölmüş 2 kız... Kaza sanılan ama cinayet olan bir olay... Katillerin oğlu maktüllerin kızına aşık olursa ne olur? Fotoğraf Makinesi bir karede en fazla neleri değiştirebilir? Hepsi ve daha fazlası Fotoğraf Makinesi'nde...