Bölüm 34 "Şaşkınlık"

977 72 15
                                    

Öncelikle hepinize hayırlı ramazanlar :) uzun zamandır bölüm atmadığımın farkındayım, ama tıkanmıştım. Hangi akla hizmet ben önceki bölümde Zeynep'i bayılttım? Sorusu beynimi kemirdi durdu. Kız habire bi ekşın yaşıyo elif, dur artık dedim :) bu bölümü bir kaç ay zaman atlaması yapıp yazıcam.

Yorumlarınızı ve votelarınızı bekliyor,sizleri seviyorum :)

•••

Keremle beraberiz her zamanki gibi. Ellerimiz birbirine kenetli, yürüyoruz Londra'nın eğlence dolu sokaklarında...

"Güzelim,yorulmadın değil mi?"

"Yorulmadım." diyorum ve dudaklarına yaklaşıp "Yorulsam da enerji kaynağım belli" diyip öpüyorum.

"Güzelim Umut'u özlemesem emin ol bir gece daha burada kalıp sana enerji depolarım."

"Yaa Kere- Kerem! Umut kim ?"

"Zeynep? İyi misin hayatım? Bizim çocuğumuz,Umut?"

"Ne?"

Neeeeee! Çığlığıyla uyanıyorum yeni güne. Ne yani? Rüya mıydı şimdi bu,kabus muydu? Ay allahım sen aklıma mukayyet ol.

Hemen kısa bir duş alıyorum ve odama geri dönüyorum. Koyu renk kot pantolonumu giyiyorum ve korsemi belime takıp salaş tişörtümü üstüne geçiriyorum.

Korseyi geçen ay belimi sakatladığımda almıştım,bir kaç gün daha takmam gerekiyor. Sonra direk çöpe gidecek zaten,sıkıldım korse takıp çıkarmaktan.

Ayrıca 1 aydır sabahları koşmaya gidemiyorum. Kerem izin vermiyor çünkü!?! Gece evden kaçıp azıcık yürüyüşe çıkayım desem Mel-Yağ ikilisi sağolsun yolumu kesiyorlar yahu!

Odamdan çıkıp aşağıya iniyorum ve Yağmur'un hazırladığı mükellef kahvaltıdan nasibimi alıyorum.

"Ya zeynep!" Diyor Yağmur mutfağa girer girmez ve elimdeki çatala vurup çatalın düşmesini sağlıyor.

"Napıyosun ya! Ben bu kahvaltıyı Can'a hazırlamıştım!"

"Yağmur şu an aklımdan türlü türlü işkenceler geçiyor!"

"Ama zey-"

"Ay sevgiline kahvaltı hazırlıcaksan git onun evinde hazırla canım! Madem burda hazırlıyorsun yiyene mani olma! Sevgiliyi bulunca hemen sattın en yakın arkadaşını!"

"Ya Zeyneeeep :("

"Git yağmur, sen sevgiline 'Ya ziyniiiiip' de!"

"Zeynep Can'a neden 'ziynip' dicem?"

"Ayyy Yağmur gidiyorum ben. Kahvaltıyı da helal et artık, hadi baaay!" Dedikten sonra evden çıkıyorum.

Ay allahım sabah sabah neler çekiyorum yarabbim!

Garajdan arabayı çıkarıp stüdyoya sürüyorum. Sabahın 7:30 u olmasına rağmen İstanbul'un trafiği yolları coşturuyor (!) ;)

Stüdyoya vardığımda Aksel'i Hülya ile sohbet ederken buluyorum.

"Günaydın! Hülya bana bir elma suyu verir misin?"

Hülya buzdolabına yönelince ben de Aksel'in yanındaki bar sandalyesine oturuyorum.

"Naber Zeyno? "

"Ben iyiyim de, senin suratın sirke satıyor? "

"Sabah annemle kavga ettik."

"Hımmm. Tahmin ediyorum. Yıldız abla Eda ile ilgili ileri geri konuştu yine,sende dayanamadın patladın. Ve en önemlisi. Kahvaltı yapmadın!"

Fotoğraf MakinesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin