Bölüm 2 "Ummadık taş baş yararmış!"

3.3K 170 14
                                    

Umarım bir yerlerde hikayemi okuyanlar vardır. Vote ve yorumlar yerinden kıpırdamıyo. Umarım ileriki bölümlerde sayılar artar. Bu arada ithaflara başlıyorum isteyen olursa özelden bana mesaj atsın mesajlarınızı mutlaka bekliyorum :)) 

Kerem flaşı yüzümde aniden patlattığında utancımdan kıpkırmızı olduğumu hissediyorum. Kalp atışlarımı karşı dağlar bile duuyordur. Basınçtan dikişlerim bile açılabilir. Bu çocuk böyle ani hareketler yapmasa olmaz zaten! Kerem elinde makineyle yanıma gelip beni dürttüğünde düşüncelerimden sıyrılıyorum.

"Flaş beynini mi sulandırdı senin heeey!?"

"Bunca yıldır alışkınız heralde flaşa allah allah."

"Siz kızlar ... Neyse çıkar makineni de bakayım çektiğin fotoğraflarıma :)"

Cümlesini bitirir bitirmez kahkaha atmaya başlayan Kerem'i görünce renkten renge giriyorum heralde. Yoksa çocuk bana bakıp bakıp kahkaha seviyesini arttırmaz dimi?

"Gülme yoksa shoplarım!"

"Wow tehtide bak."

"Ben tehdit etmem dediğimi yaparım. Türkiye senin shoplu spor görüntülerini konuşur. O adonisleri o baklavaları vıcık vıcık yağa çeviririm."

"Tamam be gülmüyorum. Bu arada bu senin. Suya düşürdüğümün aynısı."

"Teşekkür ederim . de.. Suya düşürürken markasını modelini nasıl görebildin?"

"Gazetede röportajında Canon 7d den vazgeçemediğini okumuştum. Modeli de o an tanıdım işte."

"Röportajlarımı mı okuyorsun?"

"Iıı şey..."

Kerem'in yüzünün renginin atmasıyla bir şeyden utandığını anlıyorum ve içten içe gülmeye başlıyorum. Bir erkek bir kızın röportajlarını neden okur ki? Allahım ölücem şimdi :))

"Tamam kerem neyse. Benim şimdi eve gitmem lazım. Fotoğraf makinesi için çok teşekkür ederim :) Fotoğrafları senin mail adresine atıcam. Eğer beğenirsen şirkete bunları da atıcam."

"Ben farkında olmadan çekilen ilk reklam afişi pozları. Bence stüdyodakinden daha güzel olmuştur. Çeken de sensin sonuçta :)"

"Şımartma beni be :)"

"Şımarsan nolcak amaaan. Bu arada kafan nasıl?"

"Kafam? Haa iyi iyi. Gittim ben. Hoşçakaaal!"

"Hoşçakaaal!"

Kerem'in yanından ayrıldığımda yüzümdeki istemsiz gülümsemeye mani olamıyorum. Çocuğu yeni tanıyorum Allah için nolur Zeyno saçmalamaa! 

Eve geldiğimde hemen duşumu alıyorum ve saçımı kurutuyorum. Kremini sürmeyi ihmal etmiyorum tabi yoksa bu dalgalar delice kabarıp beni rezil edebilir. Üzerime siyah beyaz bluzumu ve siyah kaprimi giyiyorum ve çantamı hazırlamaya koyuluyorum. O an çerçevedeki annemin ve babamın Fotoğrafı gözüme çarpıyor. Ne kadar güzel gülümsemişiz biz öyle. Melis,ben,annem ve  babam... Onları kaybedeli 2 yıl oldu ve ben hala alışamadım. 

2 yıl önce...

Melis ve arkadaşlarla gittiğimiz restaurantta o kadar çok eğleniyoruz ki. Yağmur,Aksel,Can,Barış,Melis ve ben. Yemekler yendi sıra meyvelerde. Hepimizin delice meyve yemesi nasıl bir delilikse artık. Telefonumun zil sesi yüksek olmasına rağmen zar zor duyuyorum ve açıyorum.

"Zeynep Yılmaz?"

"Evet benim buyrun?"

"Ben Bursa Devlet Hastanesi'nden Murat komiser. Anneniz,babanız ve teyzeleriniz şu an burda."

Fotoğraf MakinesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin