Songül sabah erkenden uyanıp duş almış ve hızlıca hazırlanmıştı.
Şirkete geç kaldığı için ayaküstü bir şeyler atıştırıp evden çıktı.
Şirkete gelince bir kahve alıp masasına oturmuştu ki şirket çalışanlarından biri Ejder'in onu odasına çağırdığını söyledi.
Songül kahvesini yarım bırakıp Ejder'in odasına gitti.
Songül:
"Günaydın... beni çağırmışsın Ejder abi."
Ejder şirkette de olsa kendisine bey demesini istemediği için böyle hitap ediyordu.
Ejder Songül'ü görünce gülümsedi.
"Günaydın... otursana Songül." dedi karşısındaki sandalyeyi gösterek.
Songül Ejder'in gösterdiği yere oturdu.
"Kusura bakma biraz geç kaldım. Eğer onun için çağırdıysan..."
Ejder:
"Sorun değil... ben seni başka bir şey için çağırdım."
Songül:
"Ne için?"
Ejder:
"Biliyorsun bu zamana kadar sana destek oldum... şimdi de senin bana yardım etmen gerekiyor."
Songül tek kaşını kaldırdı.
"Nasıl bir yardım?"
Ejder:
"Biliyorsun birkaç ay sonra çok büyük bir ihaleye gireceğiz... Bu ihaleye Ertürk Holding de katılacakmış."
Songül hala anlamamıştı.
"Peki benim ne yapmamı istiyorsun?"
Ejder:
"Ertürklerin küçük oğlu Güney var... Onu kendine aşık edeceksin. Daha sonra bu ihaleden çekilmeye ikna edeceksin ya da güvenini kazanıp ne kadar teklif vereceklerini öğreneceksin."
Songül:
"Ama.."
Ejder: