Songül öylece Güney'in arkasından bakarken Ertan elini Songül'ün omzuna koydu.
Ertan:
"Boşver sen onu... içeri geçelim hadi."
Songül:
"Git sen. Geliyorum ben de."
Ertan içeri giderken Songül elini yüzünü yıkamak için banyoya gidecekti ki Güney banyodan çıktı.
Hiçbir şey demeden Songül'ün yanından geçecekken Songül önüne geçti.
Songül:
"Güney bi dinlesene."
Güney:
"Neyi?" dedi umursamaz görünmeye çalışarak.
Songül:
"Ya mutfakta gördüklerini yanlış anladın. Ben ona su vermiştim. Arkamda olduğunu görmedim..."
Güney:
"Songül niye açıklama yapıyorsun bana? Beni ilgilendirmez." diyerek Songül'ün yanından geçip içeri gitti.
Güney'in onu umursamaması Songül'ün moralini bozmuştu. Mutfağa gidip tabakları aldı ve salona geçti.
Meral:
"Oo neler yapmışsın canısı. :)"
Eylül:
"Ellerine sağlık."
Songül:
"Afiyet olsun."
Ertan Songül'ün yaptığı kurabiyeden büyük bir ısırık alırken "Seni alan yaşadı." diye güldü.
Songül bir şey diyemeden Güney konuştu.
"Ağzın doluyken konuşmasan."
Ertan bozulmuştu.
Herkes sohbete dalmışken Songül, Ertan ve Güney arasında görünmeyen bir gerginlik vardı.
Ali boş tabağını sehpaya koyarken "Çok güzel olmuş Songül. Ellerine sağlık." dedi.
Songül:
"Afiyet olsun."
Ali:
"Ya kızlar Meral'e de öğretin bir şeyler. Evde tost ve sandviç yemekten bıktık."
Meral:
"Aşk olsun abi. Niye öyle diyorsun? Bazen de patates kızartıyorum ya."
Ali:
"Ona kızartmak denirse. :)"
Meral: