Arabaya biniyorlardı ki Ali seslendi.
"Güney!"
Güney Songül'e arabaya binmesi için işaret edip Ali'ye döndü.
Ali:
"Ne oldu? Ne diye bağırdın öyle?" dedi sinirle.
Güney:
"Ali... Songül'ün halini görmüyor musun? Zaten bu konuda hassas. Eylül inada gibi konuşuyor. Tutamadım ben de kendimi. Eğer karını savunacaksan...."
Ali Güney'e sarılmıştı.
Ali:
"Kusura bakma kardeşim.. Eylül düşüncesizce davrandı galiba."
Güney:
"Bak anlıyorum ilk çocuğu sevinecek tabi. Ama Songül'ün bu konuda hassas olduğunu biliyorsun."
Ali:
"Haklısın.."
Güney elini Ali'nin omzuna koydu.
Güney:
"Senlik bir durum yok kardeşim.. görüşürüz."
Ali:
"Görüşürüz."
Ali eve girerken Güney şoför koltuğuna geçmişti. Uzanıp Songül'ün elini tuttu.
Güney:
"İyi misin?"
Songül:
"Bilmiyorum.." derken sesi titriyordu.
Güney ordan bir an önce uzaklaşmak istediği için arabayı çalıştırdı.
Güney:
"Sakinleş artık aşkım. Yok bir şey."
Songül:
"Elimde değil..."