Çoğunuz önceki bölümü sevmediğini söylemiş. Ama bazen böyle sorunlar, çatışmalar olmak zorunda. Yoksa hikaye çok monoton olur ve fazla devam ettiremem. Zaten sorunları fazla uzatmayı sevmiyorum biliyorsunuz. Amaç biraz heyecan katmak. 😉
*************
Eylül'ün dediği göle gelmişlerdi.Eylül:
"Çok güzel değil mi?" dedi hayranlıkla etrafa bakarken.
Songül temiz havayı içine çekip başını salladı.
"Evet.. çok güzel."
Ali:
"Bakın şurda tekneler var." diyerek Eylül'ün elini tutup o tarafa doğru ilerlemeye başladı.
Songül ve Güney ise peşlerinden sessizce yürüyordu.
Ali adamla konuşup küçük bir tekne kiraladı ve tekneye bitti.
"Hadi geçin bakalım." diyerek Eylül'ün elini tutup binmesine yardım etti ve karşıdaki iki kişilik oturağa oturdular.
Güney Songül'den önce davranıp tekneye bindi ve Songül'e elini uzattı.
Songül:
"Gerek yok ben binerim." diyerek tekneye adım atmıştı ki tekne sallanınca dengesini kaybetti.
Güney hemen belinden kavramıştı.
Güney:
"İkimiz de düşeceğiz Songül.. otur hadi." diyerek Eylül'le Ali'nin karşısındaki oturağı gösterdi.
Songül:
"Ya Eylül ben ineyim en iyisi. Başım dönmeye başladı zaten." dedi Güney'le bu kadar yakın olmamak için.
Eylül:
"Çok geç Songül'cüğüm.. kıyıdan uzaklaşmaya başladık bak."
Songül:
"Geri dönelim o zaman." derken yine teknenin sallanmasıyla Güney'in kolunu tutmuştu.
Güney:
"Songül inat etme de otur hadi..." diyerek Ali'nin karşısına otururken Songül de çaresiz yanına oturmuştu.
Eylül keyifle etrafa baktıktan sonra Ali'ye döndü.
"Aşkım.. evlenince böyle bi yerde mi yaşasak?"
Ali:
"Olur aşkım.. :)"
Eylül başını Ali'nin omzuna koyarken Ali de Eylül'ün saçlarını okşuyordu.