Songül:
"Eylül bıktırana kadar arayalım. Elbet biri pes edip açacak."
Eylül:
"Açarlar mı dersin?"
Songül:
"Ali yi bilmem de Güney açar bence. En azından bir şey oldu diye korkup açar."
Eylül:
"İyi hadi arayalım."
Eylül ve Songül ısrarla Ali'yle Güney'i aramaya başlamıştı.
Songül tam umudu kesip kapatacağı sırada Güney telefonu açtı.
"Ne var Songül?"
Songül:
"Bu nasıl telefon açış? Dövseydin bir de."
Güney:
"Songül bir şey söylemiyorsan kapatıyorum."
Songül:
"Tamam tamam dur kapatma. Neredesin?"
Güney:
"Dışardayım."
Songül:
"Dışarda olduğunu biliyorum. Neredesin?"
Güney:
"Ne yapacaksın Songül? Bak zaten sinirliyim kalbini kırmak istemiyorum."
Songül:
"Güney... Bak Meral çok üzgün. Gel konuşalım bi. Hem Mert de gitti."
Güney bir şey dememişti.
Songül:
"Geliyor musun?"
Güney:
"Onu görmek istemiyorum şu an. Çok kızgınım."
Songül:
"Tamam istemiyorsan görmezsin. Ama buraya gel."
Güney:
"Gelip ne yapacağım Songül?!"
Songül:
"Biz konuşuruz. Beni de mi görmek istemiyorsun?"
Güney:
"Ne alakası var? Tamam sana da kızgınım ama..."