Sabah Songül uyandığında Güney koltuğa oturmuş telefonla konuşuyordu. "Tamam... Haber bekliyorum sizden." diyerek telefonu kapattı.
Songül'ün uyandığını farketmişti.
"Günaydın bitanem." diye gülümsedi.
Songül:
"Günaydın."
Güney:
"Ben bir şeyler atıştırdım sana da tost yaptım. Ye de çıkalım."
Songül:
"Çıkalım derken? Gidiyor muyuz?"
Güney başını olumlu anlamda salladı.
"Gidiyoruz.. ama korkma seni asla yalnız bırakmayacağım. Polis arkadaşım var onunla konuştum. Adamı araştıracaklar. O zamana kadar da bizim evde kalırız."
Songül:
"Ailen?"
Güney:
"Sen düşünme bunları." diyerek Songül'ün alnına bir öpücük kondurdu. "Hadi yemeğini ye."
**********
Yola çıkmışlardı.Songül'ün içini bir tedirginlik sarmıştı. Bu yüzden hiç konuşmadan başını koltuğa yaslamış dışarıyı izliyordu.
Güney:
"Radyoyu açmamı ister misin?"
Songül usulca başını iki yana salladı.
Güney bir eliyle direksiyonu tutarken diğer eliyle uzanıp Songül'ün elini tuttu.
"Güzelim rahat ol biraz. Ben yanındayım."
Songül:
"Zaten ailen çok sevmedi beni. Ali de o gün çok kızgındı. Hayatta izin vermezler orada kalmama."
Güney:
"Songül orası benim de evim. Bir şey diyemezler."