Hastaneye geldiklerinde hızla Songül'ün odasına çıktılar. Songül odada yoktu.
Beren:
"Annem nerede baba?"
Güney:
"Bilmiyorum babacığım. Siz oturun ben bi sorayım." diyerek hızla odadan çıkıyordu ki Songül içeri girdi.
Güney:
"Songül..."
Songül çocukları gördüğünde gözyaşlarını tutamamıştı.
Baran ve Beren aynı anda "Anne.." diye mırıldanırken Songül koşup sımsıkı sarılmıştı çocuklarına.
"Yavrularım.." diyerek yüzlerine ve saçlarına öpücükler kondurup ikisini de kokladı. "Oh.. çok şükür burdasınız..."
Beren yanlarında oturan babasına bakıp elini tuttu.
"Baba sen de sarılsana."
Güney gülümseyerek üçüne birden sarılmıştı.
Baran:
"Anne ağlama ama." diyerek Songül'ün gözyaşlarını sildi.
Songül:
"Mutluluktan ağlıyorum anneciğim. Çok özledim sizi."
Beren:
"Biz de özledik anniş."
Songül:
"İyisiniz değil mi?" derken Baran'ın dudağını görmüştü. "Anneciğim ne oldu yüzüne?"
Baran:
"Korkma anne.. acımıyor."
Güney:
"Kardeşini korumuş benim oğlum."
Songül:
"Nasıl yani?"
Beren:
"Adam bana vurunca Baran kolunu ısırdı. Sonra adam da sinirlenip Baran'a vurdu."
Songül:
"Sana da mı vurdu o pislik? Bakayım."
Beren arkasını dönüp tişörtünü biraz kaldırmıştı.
Songül:
"Kuzum benim.. acımıyor değil mi?"