Bölüm 25

202 7 2
                                    

Ceren'in değişiminin üzerinden iki gün geçmişti. Ama Ayaz onu hâlâ fark etmiyordu. Justin'in "Hi!" bile demediği kız muamelesi görüyordu Ayaz tarafından. Ceren bu durumun farkındaydı ve bu durum moralini bozuyordu. Onu neşelendirmek için yapmadığımız maymunluk kalmamıştı. Tarih hocamızı dinlemekten sıkılıp defterime bir şeyler karalamaya başlamıştım. Yağız arkasına dönüp "Kanka yarın parti var" diye fısıldadı. Bora sıraya koyduğu kafasını kaldırıp "Ne partisi oğlum?" dedi. Ben de kaşlarımı çatarak "Niye?" dedim. "Açelya gelsin diye. Kızı ayarlayacağım diye neler çekiyorum be!" dedi. "İşsizsin. O yüzden böyle boş işlerle uğraşıyorsun" dedi Bora ve kafasını tekrar sıraya koydu. "Deniz. Sen gelirsin değil mi yavrum?" dedi Yağız. Bora kafasını kaldırıp sertçe Yağız'ın kafasına vurdu. "Başlatma ulan yavruna. Nereden yavrun oluyor Deniz senin? İt herif!" dedi. Yağız "Ne vuruyorsun lan?" diye bağırdı ve o da Bora'nın kafasına vurdu. Bağırmasıyla kafasına kalem yemesi bir oldu. Tarih öğretmenimiz elindeki kalemi Yağız'ın kafasına fırlatıp "Dön oğlum önüne" diye bağırınca Yağız da dönmek zorunda kalmıştı.
Teneffüste toplu halde kantinde otururken Yağız "Ceren, partiye Ayaz'ı sen çağır istersen. Hem konuşmuş olursunuz" dedi. "İyi fikirmiş. Yap bunu" dedi Beste. Ceren bana bakarak "Deniz, Poyraz'a "Evet" dese daha çok konuşacağız aslında" dedi. "Benimle ne ilgisi var? Ben olmadan konuşamıyor musun?!" diye çıkıştım. O sırada telefonum çaldı. Tanımadığım bir numaraydı. Yine mi bir gizem geliyordu? X gizeminden sonra bu bana fazla gelirdi. Bora telefonuma baktı. Yabancı bir numara olduğunu görünce "İstiyorsan ben konuşayım Tatlı Bela'm" dedi. "Gerek yok." dedim. Telefonu açtım. "Alo?" dedim korkarak. Ses gelmedi. "Alo?" diye tekrarladım titrek çıkan sesimle. "İzmir'den dönmüşsün" dedi karşımdaki ses. Nihayet konuşmuş olmasına sevinmiştim. İyiden iyiye korkmaya başlamıştım çünkü. Ses bana çok da yabancı gelmiyordu. "Sen kimsin?" diye sordum. "Acaba kimim Atarlı?" diye bir cevap aldığımda Sarı Kafa olduğunu anlamam uzun sürmedi. "Ne istiyorsun ulan yine?" diye sordum sert bir sesle. "Hem numaramı nereden buldun?" diye devam ettim. "Bir yerlerden buldum işte. Uzun zamandır seni görmüyorum. Bir yerlerde buluşsak da özlediğim kızı görebilsem." dedi. "Avucunu yalarsın Sarı Kafa" dedim ve telefonu yüzüne kapattım. "O piç mi arıyor yine?" diye sordu Batuhan dişlerini sıkarak. Başımı 'evet' anlamında salladım. "Ulan belasını mı arıyor bu?" dedi ve yumruğunu sıkarak ayağa kalktı.
Kolundan tuttum. "Teyzeme söylerim" diye tehdit ettim onu. Teyzem kavga konusunda hassas biriydi. Hiçbirimizin kavga etmesini istemezdi. Normalde bize kızmaya kıyamayan teyzem, konu kavga etmek olunca çok kızardı. Özellikle de Batuhan için geçerliydi bu. Bizim okul Batu'nun değiştirdiği üçüncü liseydi. Hepsinden de kavga sonucu atılmıştı. Batuhan bu konuda teyzemden, eniştemden korktuğundan daha çok korkardı. Batuhan'ı yerine oturtmayı başardığımda bakışlarım Beste'ye kaydı. Batu'ya aşık olduğu her halinden belliydi. Doğru söylemek gerekirse biraz fazla belliydi. 'Hiç değilse ağzını kapatsa' diye geçirdim içimden. Beste ile Batu'nun sevgili olduğunu görmeden ölmek istemiyordum. Bir karar aldım aniden. Beste ve Batu'nun arasını yapacaktım. Batu'yu oturtmuştum ama bu sefer Bora ayaklanmıştı. Poyraz şimdiye kadar onlardan dayak yemediğine şükretmeliydi. Bora'yı da güç bela yerine oturttum. "Ceren bak. Ayaz geliyor" dedi Arda. "Hadi git. Söyle. Yağız'ın işi vardı, o yüzden beni gönderdi de. Hadi söyle" dedi Yağız ve Ceren'i iteklemeye başladı. "Ya bir dakika. Ben utanırım, heyecanlanırım. Deniz ve Beste de benimle gelsin" dedi Ceren. Onun bu isteğini geri çevirmeyerek ayağa kalktık ve Ayaz'a doğru yürümeye başladık. "Ayaz!" diye bağırdı Ceren. "Utanırım diyene bak" diye kulağıma fısıldadı Beste. Kıkırdadım. Ayaz durdu ve arkasına döndü. Ona doğru yaklaştığımızı görünce yanına ulaşmamızı bekledi. "Şey... Yarın Yağız'ın evinde parti var. Seni de davet ediyor. İşi olduğu için beni yolladı" dedi Ceren. "Saat kaçta?" diye sordu Ayaz. Ceren kafasını çevirip bize baktı. Ayaz'ı düşünmekten Yağız'ın anlattığı parti detaylarını dinlememişti. "Dokuzda başlayacak" dedim durumu toparlamaya çalışarak. "Tamam yenge" dedi Ayaz yan yan gülümseyerek. "Ben senin yengen falan değilim" dedim düz bir sesle. "Yakında olacaksın ama" dedi ve göz kırptı. "Poyraz da sen de çok beklersiniz. Unutun o işi" dedim. Ceren'in bana bakarak gülümsediğini fark ettim. Poyraz ile sevgili olmam en çok onun işine yarayacaktı. Ama bu konuda beni çok da zorlamıyordu. Çünkü Bora'dan hoşlandığımı biliyordu. "Eee, gelecek misin? Yağız'a ona göre haber vereceğim de" dedi Ceren. "Tamam, gelirim." dedi Ayaz. "Tamam" dedi Ceren. "Sonra görüşürüz Ceyda" dedi Ayaz. Ve işte o an hepimizde şok etkisi yarattı. Ceren'in durumu tam bir umutsuz vakaydı. Ceren'in kızdığı her halinden belli oluyordu. "Adım Ceren" dedi kızdığını belli eder bir sesle. "Şey... Ben biraz dalgınım da. Kusura bakma" dedi Ayaz. Ceren ona cevap vermedi. Onun yerine sadece bizim duyabileceğimiz bir sesle "Hadi gidelim" dedi. Konuşurken sesi titremişti. Kolumuzu Ceren'in omzuna atarak yürümeye başladık. "Berbat bir durumdayım. Görüyorsunuz" dedi gülerek. "Deniz'im, senden özür dilerim. Sürekli Poyraz'a bir şans vermen konusunda seni zorladığım için. Sen Bora'ya aşıksın. Onu hep çok sev olur mu? Hem ben inanıyorum ki sen benim gibi olmayacaksın. Sen de öyle Beste. Siz mutlu olacaksınız. Ama ben... Ayaz daha adımı bile bilmiyor" diye devam etti. "Yaaa deme öyle" diyerek sarıldık Ceren'e. Yanaklarından damlalar süzülüverdi. "Yaa. Ağlama be manyak. Hem bu arada sen beni o konuda hiç zorlamadın. Böyle düşünme" dedim. "Evet. Hem Ayaz sana aşık olacak. Operasyonu yarım bırakamayız. Sil şu gözyaşlarını. Sulugöz" dedi Beste. Ceren elinin tersiyle yanaklarındaki gözyaşlarını sildi. Gülümseyerek bizimkilerin yanına doğru yürümeye devam ettik.

Tatlı BelaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin