Daha önce iki arkadaş olarak yürüdüğümüz sokaklardan el ele geçerken "Bizimkilere söyleyecek miyiz?" diye sordum Bora'ya bakarak. "Nasıl olsa öğrenecekler ama yine de sen bilirsin. Ne zaman söylemek istersen o zaman söyleyelim" dedi. "Çocukların haberi var mıydı?" diye sordum bu sefer. "Sana söyleyeceğimden haberleri vardı. Bugün söyleyeceğimi bilmiyorlardı sadece. Bizimkileri bilirsin. Sırf meraklarından arkamdan gelirler ve sonra da her şeyi berbat edebilirlerdi" dedi gülümseyerek. "Kızların haberi var mıydı?" diye sordu ardından. "Yani" dedim a harfini uzatarak. "Bu kelimeyi bu kadar çok uzattığına göre biliyorlar sanırım" dedi kaşlarını kaldırarak. "Buluşacağımızı söyledim. Sana güzel görünmek istiyordum ve bana yardımcı olmalarını istedim. Sadece bu" dedim. "Bana güzel görünmek için çabalamana gerek yok. Makyaj yapacaksan kendin istediğin için yap. Normalden daha farklı giyinmek istiyorsan kendin istediğin için giyin. Bana güzel görünmek için değil. Ben zaten seni çok seviyorum. Ve ben seni sevdikten sonra karşıma pijamaların ve dağılmış ev topuzunla çıksan bile senden güzeli yok. Anlaşıldı mı güzelim?" dediğinde gülümseyerek başımı salladım. Gözlerimin içine bakıp gülümserken gözlerimi kapatıp ona yaklaştım ve dudaklarına ufak bir öpücük bırakıp geri çekildim. Kısa bir süre sonra gözlerimi açtığımda ikimiz de gülümsüyorduk. Bu ikimizin de ilk öpücüğüydü. Bunu neden yaptığımı bilmiyordum. İçimden öyle gelmişti. Bora bana yaklaşıp kolunu omzuma attı. Alnıma bir öpücük bıraktı ve "Seni seviyorum" diye fısıldadı. "Ben de seni seviyorum" diye karşılık verdim. Birkaç dakika sonra "Beni sakın bırakma Tatlı Bela'm" dedi. Güldüm. "Ölsem de seni bırakmam Egosit Prens" dedim ona bakarak. Bu doğruydu. Onu bırakmaya hiç niyetim yoktu. Hem... Bizi on iki yıl sonra tekrar bir araya getiren hayat, kolay kolay ayırmazdı herhalde.
İki Gün Sonra
Kahvaltı tabağımı hazırlayıp masaya oturdum. Melike teyzenin kızı işe başlayacaktı ve o da torununa bakmak için işten ayrılmıştı. Bu yüzden yalnızdım. Gelen bildirim sesiyle telefonumu açtım. Bora'dan mesaj gelmişti. Okula beraber gitmek isteyip istemediğimi soruyordu. Bu da soru muydu yani? Hızlıca yemeğimi yiyip dışarı çıktım. Bora kapının önünde beni bekliyordu. "Günaydın sevgilim" dedi beni görünce. Gülümseyerek "Günaydın" dedim. İlişkimiz henüz çok yeniydi. Ve bu duruma alışana kadar klişe sevgili davranışlarını sergileyecektik anlaşılan.
Okula vardığımızda Beste, Batu ve Arda hariç herkes sınıftaydı. Konuşmaya başlamak için onların da gelmesini beklemiştik ama gelmemişlerdi. "Evet muhterem cemaat. Sizinle bir şey konuşmam gerekiyor" dedi Bora. "Konuya böyle girdiğine göre önemli bir şey. Bora, sakın hamile olduğunu falan söyleme. Düşer bayılırım" dedi Yağız. Bora "Aman ne kadar komik (!). Gerizekalı! Benim değil, bizim söyleyeceğimiz bir şey var aslında" dediğinde Arda küfür ederek sınıfa girdi. "Başlayacağım yapacakları işe!" dedi yerine otururken. "Ne oldu?" diye sordu Ceren. "Beste ve Batu yine kavga ediyor. Çekilecek dert değil ya! Kendi tartışmalarına beni de çekmeye çalışıyorlar. "Haksız mıyım?" diyorlar. "Haklısın" desem de "Haksızsın" desem de ben suçlu çıkıyorum. Birini haklı bulsam öbürü küsüyor. On dakikada hayattan soğudum be! Hepiniz dinleyin, sakın ama sakın bu arkadaş grubundan sevgili yapmaya kalkmayın. Bir de sizinle uğraşamam. Sevgiliniz mümkün olduğunca bize uzak biri olsun" dedi sinirle. "Al benden de o kadar" dedi Yağız. Bora ile birbirmize bakıp göz devirdik. Onlar böyle düşünürken sevgili olduğumuzu nasıl açıklayabilirdik? Bora'ya bakıp başımı "Hayır" anlamında salladım. "Tamam" dedi dudaklarını oynatarak. Kendi aralarında konuşmaları bittiğinde Ceren "Siz bir şey söylüyordunuz" dedi. "O kadar da önemli değildi" dedi Bora. Açelya "Ay söylesenize!" dedi. "Bu hafta sonu konsere gitmeyi düşündük de. Size uyar mı?" diye sordum. "Bana uyar. Zaten ben de gitmeyi istiyordum" dedi Ceren. Açelya ve Yağız'dan da onaylayan cevaplar alınca Arda'ya döndük. "Beste ve Batu gelmesin" dedi. Bora ile aynı anda ofladık. "Hiç oflamayın abi. Biraz ortamdan uzak kalsınlar da kavga etmemeyi öğrensinler. Eğlenmem gereken yerde sevgili kavgası dinleyemem" dedi Arda. Başımızı sallayarak "Tamam" dedik. Bora telefonuyla ilgilenmeye başladıktan birkaç saniye sonra mesaj geldi. Bora bana mesaj atmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tatlı Bela
Teen Fiction"Beni sakın bırakma Tatlı Bela'm" dedi. Güldüm. "Ölsem de seni bırakmam Egoist Prens"