*
şezlongunda kıpırdanırken uyku mahmuru gözler aralanmaya başlamıştı. seferihisar ne kadar rüzgarı ile meşhur olsa da öğle saatlerinde kavurucu sıcak kendini göstermeye başlamış ve insanları sahillerdeki plajlara sürüklemişti. sığacık haziran ayına bu sene geçen yıllardan daha çok kalabalık girmişti.
şezlongda yatan beden doğrulup gerekli ayarları yapıp sırt kısmını havaya kaldırdı. güneş gözlerine bir mızrak gibi girerken güneş gözlüklerini plaj çantasından aramaya başladı. çantanın içi o kadar kalabalıktı ki güneş kremleri telefonlar cüzdanlar bulmakta zorlanırken içinden sövmeden edemedi.
''al bakalım ''
elinde kendisine ait güneş gözlüğünü tutan annesine minnet dolu bir ifadeyle bakıp elinden gözlüğü alıp yüzüne yerleştirdi kara camları. şezlonga rahatça yaslanırken bacaklarına kremlemeye başladı. bembeyaz bedeni çok kızarmaya başlamıştı. akşama yanık acısı fena vuracaktı belliki.
''hala yüzüne ne oldu söylemedin ''
bacaklarını kremi yedirirken annesine bir bakış attı.
''düştüm dedim ya ''
''inanmadım dedim ya ateş ''
ateş gözlerini devirirken son 2 haftadır günlük yaşadıkları dialoglardan gerçekten sıkılmıştı.
annesi asla pes etmiyordu. çocuğunun yüzünün karne günü nasıl o hale geldiğini merak ediyordu.
aldığı cevaplardan memnun olmayan kadın çok fazla üstüne gitmemeye çalışsa ise bu işin peşini bırakmaya niyeti yoktu.ateş o gün olanları unutmak ve asla hatırlamak istemiyordu. ateş konuşmanın devamını tahmin ettiği için daha fazla sürdürmemek adına kulaklıklarını takıp telefonuna bağladı.
son günlerde sürekli dinlediği favori şarkısı olan yüksek Sadakat - Belki Üstümüzden Bir Kuş Geçer i telefonundan açıp çantanın içine attı telefonu. bu şarkıyı dinlemek iyi geliyordu ve yaşadığı travmayı geçiştirmesine yardımcı oluyordu.
Gül renginde gün doğarken
Boğazdan gemiler usulca geçerken
Gel çıkalım bu şehirden
Ağaçlar,gökyüzü ve toprak uyurken
Dolaşalım kumsallarda
Çılgın kalabalık artık uzaklarda
Yorulursan yaslan bana
Sarılıp uyuyalım gün batımında
Belki üstümüzden bir kuş geçer
Kanadından bir tüy düşer
İner döne döne gökyüzünden
Hiç bir yüz güzel değil senin yüzünden
Haydi kalk gidelim bu şehirden
Gün doğarken ya da güneş batarken
Belki kuşlar geçer üstümüzden
Kanatlanır senin ellerinden..... Ellerinden
şarkıyı dinlerken bir yandan elleriyle şezlongun üzerine vurarak ritim tutuyordu. şarkının bitimiyle girdiği transtan çıkarken annesine ona söylediği kolayı getiren garson yanına yaklaştı. garsonun plajda güneş altında getir götür yapmaktan artık teni simsiyah olmuştu. kendi yaşlarında olan çocuk kolayı uzatırken başıyla selamladı ateş.
buzlu kolasından bir yudum alırken etrafına bakmaya başladı. uzun bir sahil olan Akkum Plajı yine ana baba günü gibiydi. denize girmek için fırsat kollasa da yine karpuz tarlası gibiydi . denizin mavisi içindeki kafalardan belli olmuyordu. ateş ve ailesi hafta sonu günü birlikçilerden dolayı kumsala inmezlerdi. ipini koparan geldiği için fuar alanına dönüyordu sahiller.bugün hafta içi olmasına rağmen fazla bir kalabalık vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Seni Daha Çok (GAY)
Teen FictionÖnemli olan birini değil birbirini bulmak. Artık biraz fark edin kimse mükemmel değildir. Sadece vücut resimlerine bakarak insanları seçip sonra niye böyle oldu demeyin. Herkesin hayalindeki kişinin gerçekte karşısına çıkacağını sanması da ayrıca sa...