Ben Seni Daha Çok (GAY)

47. bölüm

bazı bedenler birbirine yasaktır. bazı gözyaşları sadece insanın kendi görebileceği kadardır ve bazı aşklar sadece bir kişiyi yakacak kadar ateşe sahiptir.

ateş tarafından kolundan tutulup adeta sürüklenen ersin '' dur oğlum yavaş '' dese de ateş pek oralı olmadı. nasıl yavaş olabilirdi ki bırak koşmayı uçmak istiyordu artık. binaya hızlı adımlarla girerken içindeki heyecanı bastıramıyordu ateş. ateş önde ersin iki adım geride koridordan geçip zemin kata indiler. beden eğitimi salonundan geçip malzeme odasına girdiklerinde ateş kapıyı kapatmadan önce etrafta kimsenin olup olmadığını son kez kontrol etti. etrafta canlı bir varlık olmadığını görünce kapıyı kapatıp sırtını ve kafasını kapıya yaslayıp karşısında gergin duran ersine bir bakış attı.

ersin durduğu yerde huzursuzca hareketlenirken '' niye geldik şimdi buraya '' derken ateş yüzünde imalı bir gülüşle '' sence '' diye fısıldadı.

'' sana istemiyorum dedim . '' derken artık sinirlenmeye başlamıştı.

ateş cevap vermeyip alt tarafı kırılmış aynada kendi görüntüsüne baktı . sırılsıklam olmuştu ve saçları halay çekiyordu bağımsızca . eliyle saçlarını düzeltirken heyecanını bastıramıyordu.

''istemediğim bir şeye beni zorluyorsun ateş ''

aynada kendini incelemeyi bırakıp ersine kendinden emin bir bakış gönderdi.

ukala bir tavırla '' sen bana ne dedin '' dedi

''ne dedim mk. ''

''senin istediğin bir şeyi yapmak istiyorum demedin mi? '' derken tek kaşı yine havaya kalkmıştı.

''dedim de bu istediğin olmaz oğlum '' derken iki kaşının arasından alnına doğru uzanan damar belirginleşmişti.

''ben anlamam valla söz sözdür '' derken ersine doğru iki adım daha yaklaşmıştı.

ersin kendin şimdiye kadar sabırla tutmuştu ama ateş bu sabrı artık çok zorlamaya başlamıştı. şuan ateş yerinde başkası olsa sonuç felaket olabilirdi.

ersin eliyle burnun üstünü kaşırken sinirli bir şekilde pes edercesine '' bu halimizle olacak şuraya bak sıçan gibiyiz '' derken gömleğinin eteklerinden hala yere sular damlıyordu.

ateş istemsizce gülümserken ersinin yanına yaklaşıp tam önünde durdu. gözlerini gözlerinden ayırmayıp kolunu ersinin arkasında rafa uzatıp havlular birini çekti. ersin hiç tepki vermezken ateş eliyle havluyu açıp önce boşlukta iki kere silkeledi. temizliğinden emin olduktan sonra iki elini ersinin kafasına doğru uzatırken gözleriyle onay beklercesine ona baktı. karşılık alamayan ateş umursamayıp havlunun iki ucunu kavrayıp ersinin saçlarına doğru götürdü. usul usul ovalarken ersin dudaklarını araladı.

ateş ıslak saçların suyunu iyice aldığından emin olduktan sonra yavaşça geri çekildi ve havluyu ersine uzattı. ersin tepki vermeden havluyu alırken kurulanmaya başladı. ateş ise raftaki diğer havlulardan birini alıp kurulanmaya çalıştı. duvar köşelerinde bulunan dar banklarda dizlerini karnını çekip ersini izlemeye başladı.

onun bu isteksiz hali şevkini kırıyordu. ama yinede kendine engel olamıyordu. çünkü bir daha onu bu şekilde kıstırabilir mi emin olamıyordu. ersin elindeki havluyu birbirine geçirip Basketbol topu gibi karşıda duran dolabın içine fırlattı. ateşe baktığında modunun düştüğünü görünce ona yine kıyamadı.

''çok mu istiyorsun '' diye düz bir sesle sordu.

'' tanıştığımız ilk günden beri '' derken sesindeki utangaçlığı saklayamamıştı.

'' ateş ne olursa olsan bu asla bir daha olmayacak '' derken sesinde tehdit ve ciddiyet vardı.

'' beni bir daha istemediğim bir şey için zorlamayacaksın ''

'' ve en önemlisi bunu kimseye söylemeyeceksin. yoksa diğerlerine ayıp olur '' derken ateş parlayan gözlerle bakıyordu.

ersin ateşin yerinde kıpırdanırken sevimli görüntüsünü görünce '' gel buraya başımın belası '' dedi alayla .

ateş oturduğu yerden zafer mutluluğu ile kalkarken içi içine sığmıyordu. daha öncede bir çok kez ersinden istemiş ama reddedilmişti. istediğini alma eşiğindeyken ateş cebinden hayranlık duyuduğu nokia 7610 model telefonu çıkardı.

ersin '' ee kim çekecek şimdi bizi '' derken sesinde kaygı vardı.