Bölüm On Üç - Öyle bir an gelir ki; bazı yolların dönüşü,

2K 71 3
                                    

bazı hataların özrü, bazı insanların anlamı olmaz. Iven Turgenyev

Kaç defa açıklama yapacaktım ki Emir'e. Ben onun dedesini elinden almaya çalışmadım. Ne kadar aşağılık biri, beni sevdiklerimle tehdit ediyor. Düşüncelere dalmışken Kerem daldığım yerden çekip aldı beni. İstanbul'u gezmek istemeyen Levent Beyciğimizi kahve içmeye zor ikna etmişti. Hazırlanıp çıktık evden. Kahvelerimizi alıp deniz kenarında yürümeye başladık. Aklıma Sarp Beyin omzuma çarptığı gün geldi. Tebessüm ettim. Denizi görüpte tebessüm etmemem imkansızdı zaten.

Derken yine mesaj geldi. Levent dudaklarını kıvararak sordu,

-Hayırdır Aslı abla, biri mi var hayatında? Sürekli telefon elinde.

Kerem yerime cevapladı,

-Saçmala Levent, yok öyle bir şey!

Onlar konuşurken mesaja baktım, aynı numara bugün üçüncü defa mesaj atıyordu.

'Çok keyiflisin bakıyorum, doya doya gülümse. Sonra çok ihtiyacın olacak.'

Emir formundaydı. Derken gözlerim fal taşı gibi açıldı. Deli gibi kendi etrafımda dönmeye başladım. Emir buralarda bir yerdeydi ve beni gözetliyordu. Yoksa neden güldüğümü söylesin ki? Belki de sadece huzursuz etmek için zarf atıyordu. Kerem ve Levent hareketlerime anlam veremiyor, merakla beni izliyorlardı. Derken yeni bir mesaj geldi,

'Boşuna beni arama, bulamazsın.'

İşte bu mesajla emin olmuştum izlendiğime. Umursamamaya çalıştığım halde endişeleniyordum. Kerem'e baktım tedirgin gözlerle.

-Eve gitmek istiyorum.

-Ne oldu abla? Dokunsam ağlayacak gibisin, bir sıkıntı mı var?

Gerçekten de öyleydi, sinirlerim yıpranıyordu. İntikamı takıntı haline getiren bir adam vardı etrafımda ve sevdiklerime bulaşacağının teminatını veriyordu. Şimdiye kadar korkmuyordum ancak Kerem'e bir şey olma ihtimali beni delirtebilirdi. Onu korumalıydım. Pür dikkat bana bakan iki çift göze gecikmeli cevabımı verdim,

-Bir şey olduğundan değil, sadece üşüdüm.

Levent inanmayan gözlerle beni süzdü. Kerem'de farkındaydı bir şeylerin yolunda gitmediğinin ama üstüme gelmek istemiyordu. Çok geçmeden eve attık kendimizi. Büşra işten çıkana kadar evde kalmaya karar verdik ki bu kararda etkim çoktu.

Büşra işten çıktığında bize geldi. Levent'e hoşgeldin demek istemiş bir de hediye almıştı. Altında bir mana yoktu, ince düşünceliydi benim arkadaşım ama Levent sevinçten havalara uçabilirdi. Tutup çıktığı bulutların üzerinden dünyaya çekme görevi bendeydi ki görevimi layığıyla yerine getirdim.

-Levent, yemekler senden. Nereye götüreceksin bizi?

-Güzel bir yere gidelim, masraftan kaçmayacağım.

Büşra'nın gözleri heyecanla büyüdü, daha önce adını duymadığım bir restoranın adını söyledi. Levent soru bile sormadan kabul etti, bu kararda Kerem ve ben etkisiz elemandık.

Restoran çok nezihti, ferahtı ve yemekleri çok güzeldi. Levent üniversitede yaşadığı olayları anlatıyor bizi gülmekten kırıyordu. Saate bakmak için telefonumu elime aldığımda Sinsi Yılan'dan mesaj geldiğini gördüm. İki ayrı numaradan yazması tuhaf gelse de umursamadım ki ona çok kızgındım.

'Kerem'in numarasını verir misin?'

Oldu. Kendi elimle kardeşimi ateşe atar mıyım? Avcıya av emanet edilmez, hemen cevap yazdım,

Aşk Bir İhtiyaçtır.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin