Bölüm Otuz Yedi - Seviyorsan bugün sor, bugün ara.

1.3K 47 2
                                    


Yarına kim öle, kim kala. Mevlana

Perşembe sabahı karışık duygularla uyandım. Hem heyecanlıydım hem tedirgindim ve bunların yanı sıra korkuyordum. Münir Beyin yanına gideceğimiz içindi hepsi. Neredeyse vazgeçecek durumdaydım fakat Zehra teyzeye ayıp olur diye vazgeçemiyordum.

Ofise gittiğimde Emir'in yanına uğradım. Onun nasıl hissettiğini merak ediyordum. Benim yüzümden işini gücünü bırakacaktı ki işi onun için çok önemliydi. İçeri girdiğimde,

-Nasılsın Aslı? Hazır mısın? Bugün başlıyoruz, dedi heyecanla. Enerjisi sayesinde gülümseyip,

-İyiyim, daha iyi olacağım. Sen nasılsın?

Kafasını sallayıp,

-Olacaksın tabii, bende iyiyim.

Sonra aklına bir şey gelmiş gibi aceleyle,

-Kahvaltı yapmadığını söyle, dedi. Tabii ki kahvaltı yapmıştım fakat Emir ile kahvaltı yapma fırsatını kaçıramazdım.

-Yapmadım.

Bana kocaman bir gülümseme hediye edip,

-Güzel, o zaman kahvaltıya gidelim. Yarım işleri sevmem, tam bir gün işten kaytaralım.

Bana hava hoştu, belki o süreçte tedirginliğimin üstesinden de gelmiş olurdum.

Otoparka girdiğimizde Emir beni kendi arabasına doğru yönlendirdi.

Kontrollü bir şekilde arabayı kullanmaya başladı. Benden bile dikkatliydi kullanırken.

Sohbet etmediğimiz için radyoyu açtım. Daha önce duymadığım bir şarkı çalıyordu. Kafamı cama çevirmiş dışarıyı izliyordum ki Emir'in sessizce şarkıya eşlik ettiğini fark ettim. Yavaşça başımı önüme doğru döndüm. Yüzümdeki hayran ifadeyi saklamaya çalıştım fakat ne kadar başarılı olduğum tartışılırdı.

Şarkı sesine o kadar yakışmıştı ki kendimi alamıyordum. Kim bilir başka hangi şarkıları bu kadar güzel söylüyordu.

Şarkı bitene kadar gıkımı çıkarmadım. Maalesef her güzel şeyin bitmesi gibi şarkıda bitti, kanal reklama girdi. Emir sadece önüne baktığı için farkedilmemiştim.

Çok geçmeden sahilde bir kafenin önünde durduk.

İçerideki ortam gayet salaştı ve sıcak bir havası vardı. Müsait bir yere oturup sipariş vermek için beklemeye koyulduk.

Baş başaydık ve Emir'e sormak istediğim yüzlerce soru vardı aklımda. Soramadıkça beynimi kemirmeye çalışan merakım yüzünden ölebilirdim. Bu yüzden ölürsem de çok üzülürdüm bakın. Kendi katilim olurdum resmen.

Klasik kahvaltı tabaklarından sipariş verdikten sonra Emir denizi izledi, bende Emir'i. Sanırım aptal bir aşıktım. Belki içimdeki duygular henüz tazeydi, bu yüzden aşırı yaşıyordum her şeyi. Kim bilir belki de böylece hızlı tükenirdi.

Emir kafasını bana doğru çevirince göz göze geldik. Resmen rezil olmuştum, Emir beni kendisini izlerken basmıştı.

-Söylemek istediğin bir şey mi var?

Söyledikleri üzerine rahat bir nefes aldım. En azından kırdığım potu toplamak için bir yol açılmıştı.

-Sormak istediğim şeyler var aslında. Düşünsene, neredeyse hakkımdaki her şeyi biliyorsun. Ama ben senin hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Sence bu haksızlık değil mi?

Masum bir tebessümle başını salladı.

-Haklısın, istediğini rahatça sor. Elimden geldiğince cevaplayacağım.

Aşk Bir İhtiyaçtır.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin