'Evet' anlamında kafasını salladı. Ben anlamsızca Emir'e bakarken kapı çaldı. Canım kardeşim lafının üzerine gelmişti.
Kerem ancak kendini tanıtabilecek, hal hatır sorabilecek kadar evde kalabildi. Sonrasında Mert ile birlikte dışarı çıktılar.
Nihayet yalnız kaldığımızda Emir sordu,
-Aslı, yaşadıkların basit şeyler değil. O kadının daha ileri gitmeyeceğinin bir garantisi yok. Ne yapmayı düşünüyorsun?
Cevabını bulamadığım soru tekrar yüzüme çarpınca,
-Bilmiyorum, sanırım şikayet etmekten başka çarem yok, dedim. Sonuçta ortada bir suç ve suçlu vardı. Ve ben harekete geçmezsem uzun bir süre mağdur sıfatının sahibi olacaktım.
Zehra teyze usulca kafasını sallayıp,
-Bak Aslıcığım, rahmetli eşimin emniyetten dostları var. İznin olursa durumunu onlarla paylaşmak istiyorum. Güpegündüz adam kaçırmakta neyin nesi? Kaçıncı yüzyılda yaşıyoruz canım, dedi.
'Bence o güzel kadının psikolojisi bozuk ve kaçıncı yüzyılda olduğumuzla ilgilenmiyor. Kafayı taktığı meçhul adam güya bana aşık. Peki bu adam nerede? Hangi adam bana platonik aşık?'
Daldığım düşüncelerden Emir beni ayırdı,
-Ne dersin Aslı, sence de daha iyi olmaz mı?
Zaten bende şikayetçi olmayacak mıydım? Tanıdık birinin olmasının bana zararı dokunmazdı.
-Sizin için zahmet olmayacaksa neden olmasın Zehra teyze.
Zehra teyze memnun bir şekilde çantasından telefonunu ve yakın gözlüğünü çıkardı. Birkaç dakika sonra aradığı kişiyi bulmuştu. Münir Bey ile görüşmüş, benim için randevu almıştı.
-Emir oğlum, sende Aslı'ya eşlik edersin. Benimde selamımı iletirsin Münir amcana.
Emir teyzesine gülümseyip,
-Tabii ki teyze, sen merak etme, dedi.
Bir korkak gibi köşemde oturup kadının yeni hamlesini beklemek yerine kendimi korumalı, yaşadıklarımın haklı bedelini ödetmeliydim. Ve bunları yaparken yardım almanın yanlış bir tarafı yoktu. Yani yoktur diye düşünüyorum. Yoktur umarım.
Zehra teyze anlayışlı bir kadındı. Fazla kayıp vermiş olsa da zamanla üstesinden gelmişti. Önce ablasını ve eniştesini depremde kaybetmiş, Emir'e yani yeğenine anne olmuştu. Sonra bir trafik kazası bahane olmuştu eşini yitirmesine. En son babasının ölümü imtihanıydı.
Ölüm soğuktu, ayrılıktı belki. Fakat bir son değildi. Uğurladıklarımızın ardından hayat devam ediyordu. Zehra teyze bu ayrımı iyi yapmış, sevdiklerine kavuşacağı güne hazırlık yapıyordu. Emanetlerine iyi bakıyor, elinde olana şükrediyordu.
Yalnız kaldığı hayatta evlatlarına tutunuyordu. Ve bu anaç kadın, şimdi de beni ve Kerem'i evlat olarak görüyordu.
O akşam benim için çok değerliydi. Zehra teyze hayatıma girmiş, şükür sebebim olmuştu.
Pazartesi sabahı işe gitmek için hazırlanırken aklımda olan tek şey, ofisteki arkadaşlarımın yeni görüntüme verecekleri tepkileriydi. Çirkinleştiğim ya da garip göründüğüm için değil, hayır. Herkese yalan söylemek zorunda kalmak yoruyordu beni.
Ofise vardığımda her zaman olduğu gibi Yasemin karşıladı. Tükenmeyen enerjisi beni gördüğü gibi dibe vurdu. Omuzları düştü, gözleri sonuna kadar açıldı. Kapının önünde durmuş öylece beni süzerken tek kelime etmiyor, durumumu idrak etmeye çalışıyordu. Bu süre arttıkça sabrım tükeniyordu ki Mert, Yasemin'in omzuna koydu elini,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Bir İhtiyaçtır.
General Fictionİçinizi ısıtacak bir aşk hikayesi. Yaralı iki gönlün, birbirine derman olma hikayesi. Tam da ihtiyaçları olduğu anda Aslı ve Emir'i bulan aşkın hikayesi. Aslı, Kerem'in ablası. Onu korumak pahasına kendinden vazgeçmeye hazır. Çünkü Kerem, ailesinin...