Bensin, benimsin, bendesin. Mevlana
Emir ofise uğramayıp beni eve bırakmayı teklif etti. Arabam otoparkta kaldığı için sabah işe giderken de yine kendisi alacaktı. Teklifini kabul ederken beni korkutan tek şey, içimden attığım zafer naralarının dışarıdan duyulmasıydı. Havaya uçabilirdim mutluluktan.
Araba apartmanın önünde durunca,
-Her şey için teşekkür ederim Emir. Vaktin varsa çay ikram edeyim, dedim.
Emir üzgün bir ifadeyle,
-Çok isterdim. Teyzeme söz vermiştim. Bir dahaki sefere içerim çayını, dedi.
Vedalaştıktan sonra eve çıktım. Üzerime rahat bir şeyler giymiş, kremlerimi sürmüştüm ki telefonum çaldı.
-Efendim Büşra.
Bir süre ses gelmedi. Yanlışlıkla aradığını düşünüp tam kapatacaktım ki,
-Ay kız, açtın mı telefonu? Farkedemedim, dediğini duydum.
Duruma anlam veremediğim için,
-Nasıl fark edemedin? Telefonun mu bozuldu? , diye sordum.
Telefonunu alalı uzun bir zaman olmadığı için endişelenmiştim. Çünkü Büşra eşyaları konusunda çok hassastı. Aynı zamanda müsrif de denebilirdi.
Bozulan bir şeyi tamir etmek veya tamir edebilecek birine götürmek yerine yenisini alırdı. Çok şükür ki bu huyu sadece eşyaları için geçerliydi. Yoksa Büşra, kimsenin derdini çekmez, her sıkıntı yaşadığı kişiyi hayatından çıkarırdı.
-Sen telefonunu genelde geç açtığın için arama tuşuna basıp kenara koydum telefonu. Sonra da unutmuşum, dedi çekinerek.
Alaycı bir sesle,
-En azından dürüstsün, dedim.
Nuran teyze sürekli beni soruyor, benim için endişeleniyormuş. Büşra'da annesine beni kontrole geleceğini söylemiş. Şimdi de müsait miyim diye soruyordu.
Gülümsediğim görülmese de, mutluluğum sesime yansıdı.
-Eksik olmasın Nuran teyze. Şimdi çok daha iyiyim. En yakın zamanda ziyaretine geleceğim, dedim.
Sonra Büşra'nın müsait olup olmadığımızı soruşuna gitti aklım.
-Sen niye çat kapı yapmadın? Genelde sormazsın müsait miyim diye.
Kıkırdadı.
-Lafın gelişi sordum zaten. Müsait değilim desen de gelirdim, dedi. Şaşırmadım.
Kerem saat sekize doğru eve gelmiş, kısa bir duş alıp tekrar dışarı çıkmıştı. Şimdi evde Büşra ile baş başaydık.
Çayları tazeleyip tekrar salona döndüğümde Büşra'nın bıyık altından güldüğünü gördüm. Ben sormadan cevabımı verdi.
-Baksana, siz ne zaman sevgili olursunuz da düğün için gün alırsınız?
Söylediklerinin şokuyla ifadesiz bir şekilde yüzüne bakarken acımadı, devam etti.
-Ona göre şimdidem abiye bakmam lazım. Gelinin kız kardeşi olmak çok zor. Bir iki kilo versem fena da olmaz. Sakın yıldırım nikahı kıymaya kalkmayın bak, son dakika kıyafet yetiştiremem.
Bir şey demedim. Cevaben sadece gözlerimi devirdim. Etkilendi mi? Tabii ki hayır!
-Saçmalama n'olur ya! Böyle konuşup boş hayaller kurdurmayın bana. Gereksiz gaz veriyorsunuz, heveslendiriyorsunuz. Tek taraflı yürümüyor gönül işleri. Beni olsa olsa kız kardeşi gibi görür Emir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Bir İhtiyaçtır.
General Fictionİçinizi ısıtacak bir aşk hikayesi. Yaralı iki gönlün, birbirine derman olma hikayesi. Tam da ihtiyaçları olduğu anda Aslı ve Emir'i bulan aşkın hikayesi. Aslı, Kerem'in ablası. Onu korumak pahasına kendinden vazgeçmeye hazır. Çünkü Kerem, ailesinin...