Bölüm Otuz Üç - Kendinizi başkasına anlatmayın.

1.4K 65 6
                                    

Sizi sevenin buna ihtiyacı yoktur. Sevmeyen de inanmayacaktır zaten. Herakleitos

Emir bakışlarımdaki garipliği anladı,

-Neyin var Aslı?

Bekletmeden cevapladım,

-Sence bir bardak su getirmek bu kadar zaman alır mı? Kerem'i kontrol eder misin? Bir şey olmamıştır değil mi?

Emir her ne kadar söylediklerime ihtimal vermese de ayağa kalktı. Mutfağa doğru yürüdü. Çok geçmeden ikili gülüşerek salona girdi. Soran gözlerle Kerem'e baktığımda cevabı omuz silkme oldu. Kereta!

Ağrı kesiciyi alıp yatağıma uzandım. Uykusuz bir gecenin ardından kendi evimde, kendi yatağımda olmak bana iyi gelmişti. Belki de Kerem'i görmek huzur veriyordu.

Ağrı kesicininde etkisiyle akşama kadar deliksiz uyumuştum. Burnum sabahki kadar ağırmıyor, başım artık dönmüyordu. Yavaşça ayağa kalkıp bandajlı burnuma dikkat ederek elimi yüzümü yıkadım.

Salona geçtiğimde neredeyse şaşkınlıktan düşüp bayılacaktım. Nuran teyze ve Büşra'da aynı durumdaydılar. Ben onların ne ara haberimi aldıklarını düşünüyordum, muhtemelen onlarda beni bu kadar kötü görmeyi beklemiyorlardı.

Burnuma aldığım darbeden dolayı gözlerimin altına kadar morarmış bir yüzle dolaşıyordum. Kısa saçlarımda cabası.

Masanın üzerinde de kabanım, çantam ve dosyalarım duruyordu. Şaşkınlığım artarken kafamda binlerce soru vardı.

Sonra Emir'e kaydı gözlerim. Kıyafetlerini değiştirmişti. Evine gidip geldiğini anladım böylelikle. Ve ecelime kendi isteğimle yürüyüp, Nuran teyzenin yanına oturdum.

Büşra burnumun halini önemsememiş, saçlarımı kestirdiğim için müstahak görmüştü. Yine de arada kesimi beğendiğini belli eden bakışlarını yakalıyordum. Nuran teyze ise nazar değdiği için bu kadar sakar olduğumu düşünüyordu. Okudu, üfledi, okudu, üfledi.

Nuran teyzeye gerçekte neler yaşadığımı anlatsam oracıkta kalp krizi geçirirdi. Büşra'nın neler yapacağını kestiremiyordum. Muhtemelen ona sakin bir zamanında olanı biteni anlatırdım. Tabi Nuran teyzenin yanımızda olmadığı bir gün olmalıydı.

Merdivenlerden düşüp burnumu incittiğim yalanına çabucak inanılmış, sohbetin yönü Emir'e dönmüştü bile. Nuran teyze Emir'e neredeyse kimlik numarasını dahi soracak kadar sorguluyor, Emir her soruya sakince cevap veriyordu. Büşra sorgu sürecinde sessiz kalmayı tercih etmişti ki bu hayra alamet değildi. Beklediğim gibi bana kaş göz yapan Büşra mutfağa geçince peşinden gittim. Tek kaşı havada, elleri belinde dümdüz yüzüme bakıyordu,

-Dökül hadi!

Sessizce yutkundum. Yalanıma tek inanan Kerem ve Nuran teyzeydi demek. Ya da inanmış gibi yapıyorlardı, bilmiyorum.

-Daha sonra Büşra, içeride Kerem ve Nuran teyze var.

Kaşları havalandı, ağzı açıldı. Belindeki eli yanına doğru düştü.

-Biliyordum. Bu işin içinde bir bit yeniği olduğunu biliyordum.

Küçük adımlarla yanıma geldi, tek eliyle saçımı karıştırdı. Diğer eliyle yanağımı okşadı. Onun bu haline gülümseyerek karşılık verdim.

-Bir şeyim yok Büşra, gerçekten iyiyim.

Gözleri dolmuş, yüzündeki tebessümü solmuştu.

-Sen hep iyisin Aslı. Sorun da bu.

Elini tutup çekiştirmeye başladım.

-Hadi içeri geçelim, annen Emir'i sorularıyla bezdirmeden önce müdahale etmem gerekiyor.

Aşk Bir İhtiyaçtır.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin