gerçeklere çarparak durur. Charles Bukowski
Bu sefer şaşırma sırası bendeydi.
-Neden kalmayayım?
Anladığım şeyin doğruluğunu tasdiklemem gerekiyordu. Emir benim için bir şeyler hissediyor olabilir miydi? Yoksa ben anlamak istediğimi mi anlıyordum?
Emir mimiklerini hızlıca toparlayıp devam etti.
-Çünkü Aslıcık, sen kandırılması kolay, temiz bir kızsın. Her topal satıcının bir kör alıcısı olduğuna göre de, korkma, evde kalmazsın.
Yüzünde sinirle karışık bir zafer gördüğüme yemin ederim. Gerginliğini belli eden yorgun bakışlarını benden ayırıp Kerem'e döndü.
-Kızmıyorsun değil mi kardeşim, ablanı gerçeklerle yüzleştiriyorum, dedi.
Kerem, Emir'in sözleri üzerine kahkaha atmaya başladı. Bu çocuktan bana hayır gelmeyeceğini o zaman anladım. En azından artık Emir safında olduğunu biliyordum.
-Yazıklar olsun Kerem.
Gözlerimi kısmış Kerem'in kahkahasının bitmesini bekledim.
-Cehennem boş; tüm şeytanlar burada, dedim. Gözlerimdeki hayalkırıklığını görmelerini istemediğimden yüzlerine bakmadım.
Emir sessizce mırıldandı,
-Shakespeare seviyorsun demek.
Kafamı gömdüğüm yerden kaldırıp yüzüne baktım. Yüzündeki endişe silinmemişti,
-Ben kalkayım. Aslı seninle konuştuğumuz konuyla ilgili fikrini bana bildirirsin.
Kırgın bir şekilde uğurladım Emir'i. Yatağıma kavuştuğumda tavanım ile başbaşa kalmıştık.
'Hiç tatmadığım duygularla tanışıyorum. Ne hissettiğimi anlayabilmek için çok çaba sarfediyorum. Tepkilerimi, diyeceklerimi kontrol edemiyor, pişman oluyorum. Allah aşkına, ne oluyor bana? Nasıl Emir'in beni kıskadığını düşünürüm. Hayır, bunun bana yararı ne? Mümkün olmayan bir şeyi ummak, zarardan başka ne getirir ki?'
Sohbeti kısa tutup telefonu elime aldım. Saatin geç olmasını umursamadan Sarp'a mesaj attım. Onu Talha abinin kafesine davet ettim. Yeri ben belirlediğim için saati kendisinin belirlemesini istediğimi yazdım. Çok geçmeden cevap geldi,
'Saat 2'de buluşalım Aslıcığım, iyi geceler.'
Pazartesi sabahı Kerem için önemliydi, yeni dönemi başlıyordu. Bölümünü değiştirebilmesi için not ortalamasını yüksek tutması gerekiyordu. Bu nedenle erkenden kalktı. Ona kahvaltı hazırlayabilmek için bende erken kalkıp, ilk gününün hatrına sevdiği kahvaltılıklardan hazırladım. Biraz gergin birazda heyecanlı Kerem, içimdeki merhametli Aslı'yı tetikliyordu. Neredeyse kıyamayıp arabamı verecektim.
-Sakin ol Kerem, eminim herşey gönlünce olacak.
-İnşallah abla, erken gidip danışman hocamla görüşeceğim. Dersi de ilk günden dokuza koymuşlar.
Cümlenin sonuna doğru sinirlenmiş, ağzındakileri hızlı hızlı çiğnemeye başlamıştı. Kendi üniversite yıllarım aklıma gelince gülümsedim. Okurken anlaşılmasa da bittikten sonra en zor anlarını bile özlüyordu insan.
Kerem daha fazla oyalanmadan çıktı evden. Bende yavaş yavaş kahvaltımı yapıp ortalığı topladım. Odama geçip ne giyeceğime karar vermeye çalıştım. Şubat yarılamıştı ve hala soğukluğundan taviz vermemişti. Kalın lacivert kazağımla, siyah kot pantalonumu çıkardım dolaptan. Amacım ortalama bir görünüm yakalamaktı. Özensiz giyinip Sarp'a saygısızlık etmek istemedim ki kendisi her buluşmaya jilet gibi geliyordu. Hatta onun giyimi karşısında kendimi eksik giyinmiş gibi hissediyordum. Fazla özenli de giyinmek istemedim. Sonuçta bir arkadaşımla görüşecektim. Ne gerek vardı abartıya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Bir İhtiyaçtır.
General Fictionİçinizi ısıtacak bir aşk hikayesi. Yaralı iki gönlün, birbirine derman olma hikayesi. Tam da ihtiyaçları olduğu anda Aslı ve Emir'i bulan aşkın hikayesi. Aslı, Kerem'in ablası. Onu korumak pahasına kendinden vazgeçmeye hazır. Çünkü Kerem, ailesinin...