Taksi camına çarpan yağmur damlalarının camdan yavaşça aşağı doğru süzülüşünü ilgiyle izlerken bir su damlası olmanın nasıl bir şey olduğunu hayal ediyordum. Aşağı geri dönmek, sonra tekrar yukarı çıkmak ve sürekli, durmaksızın fiziksel bir değişim geçirmek... Kısır bir döngü içinde olmak sıkıcı olmalıydı.
Andrea arabasını ustaca park ettikten sonra radyodaki iğrenç pop şarkısını kapatıp anahtarı kontaktan çekti ve heyecanla derin bir nefes bıraktı.
"Evet, işte geldik. Heyecanlı mısın?"
"Heyecanlı mı olmalıyım?" dedim monoton bir sesle.
Birkaç ay önce hayatının teklifini almıştı. Hayatının teklifi olduğunu kendisi söylüyordu aslında. Sadece, dünyaca ünlü bir rock grubunun fotoğraf çekimlerini yapacaktı ve bunu kendince abartıyordu. İşi için değil de, o çocuklarla tanışacağı için heyecanlıydı daha doğrusu. Kız kardeşimin, o çocuklardan birkaç yaş büyük olmasına rağmen, genç kızlar gibi onları arzulaması beni hiç de şaşırtmıyor. Her zaman böyleydi. Yıllar onu asla olgunlaştırmıyor, genç ruhlu kalmaya devam ediyordu. Onun için gerçek bir yetişkin bile diyemezdim.
"Dinle. Seni içeri alarak doğru mu yoksa yanlış mı yaptığımı bilmiyorum. Çok dikkat çekmemeye çalış."
"Başımın çaresine bakarım."
Andrea ayak altında dolanmamı istemediği halde beni de buraya getirmesi elbette sebepsiz değildi. Sabahın erken vakitlerinde yanıma gelerek onunla çekime gelmem ve Harry Styles' ın zümrüt yeşili gözleri karşısında bayılırsa onunla ilgilenmem gerektiğinden bahsetmişti. O an bir çocuktan farksızdı. Yerinde zıplıyor ve gülücüklerine engel olamadan bana Harry denen bateristten bahsediyordu. Üzülmemesi için teklifini kabul ettim. Hem benim için de Londra' ya gelmenin bir farklılık olacağını düşünmüştüm. Birkaç gündür yaptığım tek şey evimdeki duvarların arasında portre çalışmalarım ile ilgilenmekti ve bu durumdan çok sıkılmıştım.
Birlikte arabadan inip büyük binaya doğru ilerledik. İçeri girdiğimizde ise takım elbiseli ve somurtkan yüzlü bir adam bizi karşıladı. İsminin Eddy olduğunu söyleyip bize eşlik edeceğinden bahsetmişti. Andrea, Eddy denen adamın yanında yürüyüp ona işi ile ilgili sorular sorarken ben de içeride ilgili gözlerimi gezdiriyordum. Tamamen hayal kırıklığı, oldukça sıkıcı. Beyaz ve boş duvarlar, soğuk gri zemin ve siyah renkli dekor eşyaları... Burası bir stüdyoydu fakat ilham verici her şeyden çok uzaktı.
Asansör ile birkaç kat yukarı çıktık. Eddy, Andrea' yı fotoğraf çekiminin olacağı salona getirmişti. Loş salondaki tek parlak ışık, salonun merkezinde kurulmuş beyaz bir platform ve ona birleşik beyaz bir duvara yansıtılmış parlak, beyaz ışıktı. Anladığım kadarıyla çekim işte burada gerçekleşecekti.
Andrea beyaz zeminin çevresinde toplanıp birbiri ile iletişim içinde olan insanların arasına karıştığında ben geride durmayı tercih etmiş ve burasının hayal ettiğimden çok daha sıkıcı bir ortam olduğunu düşünmüştüm. Açıkçası işini severek yapan, konuşabileceğim, güler yüzlü ve mutlu insanları görmeyi bekliyordum fakat tüm bunların aksine buradaki insanlar mutsuzdu.
İç çekerek karanlıkta kalan taburelerden birisine oturduğumda tam olarak ayak altında dolanmama görevimi gerçekleştiriyordum. Buradan herhangi bir şey duyamasam da Andrea bazen kollarını kaldırıp muhtemelen ışık konusunda kendi fikirlerini belirtiyor, ışık şefleri de onun sözlerine bağlı olarak aydınlatma ile durmaksızın oynuyordu. Birkaç dakika daha sadece ışık hakkında geçtikten sonra Andrea ve görevli birkaç kadın girdiğimiz kapıdan çıktı. İç geçirip sadece bekledim. Bekledim ve birkaç dakika daha bekledim. Her dakikada içeride kalan insanlar da salonu terk ediyordu. Bir süre boyunca öyle hayallere dalmıştım ki, geri döndüğümde salonda kimsenin olmadığını fark etmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
after alyssa • malik
FanfictionYaptıkları müziğin yanında hareketli ve olaysız gün geçmeyen hayatlarıyla da dikkat çeken, dünyaca ünlü rock grubu One Direction' dan Zayn Malik, bugüne dek karşılaştığı tüm insanlardan daha gerçek birisi olan ve sadece resim çizmekten hoşlanan Alys...