deep breaths

4.3K 308 52
                                    

Dedikodulardan sonra bir ay daha geçmişti ve bu bir ayda ise neredeyse hiçbir şey olmamıştı. One Direction durmaksızın konserlerini gerçekleştirmeye devam ediyor ve ben de onların her konserini kaçırmadan izliyordum.

Ruhsuz bir et parçası gibiydi. Sadece sahneye çıkıp konuşmadan şarkılarını söylüyor ve sonra gidiyordu. Ve adeta bir hayalete dönüşmüştü. Kulüplerden çıkmayan insan şimdi sokaklarda bile görünmüyordu ve insanlar onu çok merak ediyordu. Tabi ben de.

Gecenin dördünde YouTube' de sahiplerini uzun bir süre sonra görünce çılgına dönen köpeklerin videosunu izliyor ve ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. O sırada bir bildirim geldi.

Zayn canlı yayın açmıştı.

Konserler dışında bir hayat belirtisi vermesi beni şaşkına çevirirken hemen sahte hesabıma geçip onun hesabına girdim ve yayına katıldım. Bir yatak odasında, üzeri çıplaktı. Sırtını yatağın başlığına yaslamıştı ve durgun yüzü ile ekrana bakıyordu.

"Selam." dedi boğuk bir sesle. Onun sesini duymak, köpekler yüzünden tuttuğum gözyaşlarımı serbest bırakmama neden olmuştu.

"N'aber? Evet. Selam. İyiyim. Selam Effy. Hey."

Onu daha iyi görebilmek için yazılanları gizlediğimde elini kaldırdı ve otundan bir nefes çekti.

"Evet. Yaşıyorum. Şu sıralar. Dışarı çıkmak istemiyorum. Selam. Nasılsınız?"

Hiç iyi değilim Zayn.

"Selam. Nasılsın Beth? İyiyim. Teşekkürler." Komodine uzanıp bardağındaki içkiden büyük yudumlar aldı ve ardından burnunu çekti.

"Hasta değilim. Hayır."

Yazıları daha iyi okuyabilmek için yüzünü ekrana yaklaştırdı. "Neden dışarı çıkmıyorsun? Az önce. Söyledim. İstemiyorum. Selam. İyiyim, teşekkürler."

Tekrar burnunu çekti. "Yeni. Sikeyim. Yazılar çok küçük. Yeni. Yeni albüm çalışmaları- Evet. Şarkılar yazıyoruz. Sürekli. Turneden sonra stüdyoya gireceğiz." Otundan içti. "Ziam gerçek mi? Ziam? Evet. Siktir git... Veronica ile. Çıkıyor musunuz? Hayır. Kaltak gerizekalının teki."

İçkisinden içerken telefonu elinden düşürdü ve bir küfür daha savurdu. Gürültülü bir şekilde telefonunu alıp kaşlarını çatarak tekrar ekrana baktı.

"Yaptığınız müzik. Bok gibi. Siktir git ve Disney şarkıları dinle. Senden nefret ediyorum. Pi- piçin. Tekisin. Aynen. Aynen öyleyim."

Otundan bir nefes aldı.

"Senden. Neden ayrıldı? Sana ne? Selam Yoona. Selam Alex. Selam Carl. İyiyim... Sikeyim seni. Zaten sikildim ama ben de seni sikeyim. Biraz. Yavaş yazın."

Saniyede yüzlerce soru önüne düşüyordu ve neredeyse tamamı benimle ilgiliydi.

"Ne içiyorsun? Viski. Ot. Ve bazı şeyler daha." Ekrana bir süre sessizce baktı. "Evet. Onu özlüyorum." Otundan son bir nefes daha aldıktan sonra yan uzandı ve başını yastığa koydu.

Kısaca sorulara baktığımda tüm soruların artık benimle ilgili olduğunu görmüştüm. Zayn ise suskun bir şekilde sadece ekrana izliyordu.

"Ayrılmanız. Güzel oldu. Veroni- Senin gibi beyinsizlerin anlamadığı bir şey var. İnsan. İnsanları yakıştırabilirsiniz. Bu normal bir şey. Fakat bu size, onların. Ha- hayatına karışıp aptalca konuşmanız hakkını vermiyor... Siktir git. Sen de siktir git." İki dakika kadar sessiz kaldı ve bu süre boyunca sadece viskisini içti.

"Başka sorular sorun. Sikeyim." Telefonu yüzüne yaklaştırdı.

"İngilizce. Dışında hangi dil- Biraz Arapça biliyorum. Biraz da Fransızca. Okuldan öğretmişlerdi. Sarhoş musun? Sence? Bağımlılık problemin var mı? Birçok şeye bağımlıyım." Burnunu çekip bardağına uzandı. "Bir süper güç seçseydim... Bu geçmişe dönmek olurdu. Dönmeyi dilerdim. En geçmişe. Annemin yumurtasından uzak dururdum. Böylece. Böylece her şey biterdi değil mi? Hiçbir şey olmazdı. Boka batmazdım."

Bir sigara yakıp tekrar doğruldu ve omuzlarını başlığa yasladı. "Sarah, Sarah, Sarah. Küçük odandaki. Yatağında uzanıp elindeki telefonuna bakarken. Mükemmel bir hayatım olduğunu düşünüyorsun. Değil mi? Ha? Bir çoğunuz? Hiçbir şey göründüğü gibi değil. Kimsenin. Sen benden daha mutlusun Sarah. Bir dakika. Bir dakika."

Telefonu yatağa bıraktı. Ekranda odanın tavanı görünürken uzaklaştığı duyuldu. Nereye gitmişti?

Birkaç dakika boyunca ekran sadece tavanda sabit kaldı. Çoğu kişi Zayn' in yayını unuttuğunu sandığı için yayını terk etti. Fakat geri dönmüştü. Daha da berbat bir halde. Işığı kapattı ve yatağın içine girdi. Yüzünün yarısı yastığa gömülürken telefondan gelen ışıkla diğer yarısı belli oluyordu.

Burnunu birkaç kez üst üste çekti. Gözleri baygın ve dudaklarında küçük bir tebessüm vardı.

"Oradasın." dedi mırıltılarla. "Biliyorum. Oradasın." Derin nefesler aldı. "Sen hayatımsın. Biliyorsun. Herkes biliyor. Özür dilerim... Özür dilerim. Çok özlüyorum. Ve ben. Berbat bir insanım. Biliyorum. İğrencim. Siktir. Sikeyim. Ne yapacağım ben?"

Derin nefesler aldı. Bense gözyaşlarına boğulmuş bir halde yüzümün yarısını onun gibi yastığa gömdüm. Karşımdaydı. Sanki birlikte konuşuyormuşuz gibiydi. Ve kalbim yanıyordu. Onu öyle çok özledim ki bazen her şeyi unutarak onun yanında olmak istiyordum. Ama bana yaptıklarını affedemezdim. Biz uyumsuzduk. Ne ben, ne de o hayatlarımıza uyum sağlayabilirdik.

Telefonu kayıp düştüğünde muhtemelen görüntüde yeniden tavan vardı. Sızmıştı. Kulaklığımı takarak onun derin soluklarını yayın süresi bitene kadar dinledim. Sonrasında ben de uyumuştum.

after alyssa • malik Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin