dad

4.6K 271 12
                                    

Kısa bir zaman önce Zayn' le sevişmeme gibi saçma bir karar almıştım fakat onunla çok yakın bir mesafedeyken bu kararın arkasında durmak pek mümkün değildi. Sabah oldukça mükemmel bir seksle güne başladığımda oldukça mutluydum.

Ona sarılarak yatarken odasının kapısı aniden açıldı ve panikle yorganı üzerime çektim. Gelen adam benim orada olmamı umursamadan -sanki orada yokmuşum, ben bir hayaletmişim gibi- yatağın ayak ucuna kadar gelmişti.

"Hepimiz seni bekliyoruz." dedi sitemle. "Erken gelmeni sana defalarca kez söylemiştik."

"Yani?" Zayn' in hiç de umrunda değildi bu durum.

Sikeyim. Şu an mahremiyetimizin hiçe sayılmasını sadece ben mi umursuyordum? Bu saygısızlıktı ve adam özür bile dilememişti!

"Hazırlanıp aşağıda ol. Bir an önce gitmemiz gerekiyor."

"Birazdan gelirim."

Genç adam dışarı çıktığında "Burada yatıyoruz!" dedim öfkeyle.

"Yatmaya devam etmek isterdim." Üzerime çıkıp benim derdimi de hiç umursamadan dudaklarımı öptüğünde belki biraz fazla abartmış olabileceğimi düşünerek dert etmeyi kestim ve bacaklarımı onun beline sardım. Bunu yapmamı sevdiğini biliyordum.

"Gitmek istemiyorum. Hem de hiç."

"Nereye gideceksin?"

Dudakları boynuma indi ve "Galiba imza günü... Ne sikimse." dedikten sonra oraya muhtemel bir çürük bırakma işine koyuldu.

"Herkesi bekletiyorsun."

Yüzünü geri çekip bana baktığında kaşlarını çattı. Şişmiş dudakları, dağılmış saçları ve boynundan sarkan o gümüş zincirle... Gitmeyip biraz daha yaramazlık yapmasını dilerdim.

"Bensiz ne yapacaksın?"

"Burada bilgisayar var mı?"

"Bilmiyorum. Ama sana bir tane alırım. Evet."

"Gerek yok. Ben bulurum... Şehirde gidilebilecek yerleri, konserleri ve diğer şeyleri araştırabilirim. Ya da sadece resim çizerim."

"Tamam." Elmacık kemiğimin üzerini öptü ve sonunda yataktan çıktı. Üzerine dolaptan aldığı kıyafetleri geçirirken "Bir ihtiyacın ya da istediğin bir şey olursa üç yüz sekiz numaralı odada Natalie' yi bul bebeğim. Porsche istesen bile sana alır. Evet. Alır. Ne istersen."

Kot pantolonunun üzerine sıradan bir siyah kazak geçirdi ve ceplerine gerekli malzemelerini doldurdu. Hazır olduğunda komodinin üzerindeki üç kokoin çizgisinden birisini çekti ve sonra gülümseyerek bana baktı. "En kısa zamanda. Evet. Geleceğim. Yani gelmeye çalışacağım bebeğim." Burnunu çekti ve eğilerek beni son bir kez daha öptü. Ardından beni bu koca odada yalnız bırakmıştı.

Biraz daha yatakta takılabileceğimi düşünmüştüm fakat yarım saat sonra odamın kapısına kibarca vuruldu ve bir kadının "Gelebilir miyim?" diye sorduğunu duydum.

Hızlıca yataktan çıkıp Zayn' in dolabından elime geçen ilk kazağı üzerime geçirdim ve kapıya doğru "Gelebilirsiniz." diye bağırdım.

İçeriye minyon ve tatlı bir kadın girdi. Yüzünde sevimli bir gülücük, elinde ise bir dizüstü bilgisayar çantası vardı.

"Rahatsız ettiğim için çok üzgünüm, ben Natalie. Bay Malik beni gönderdi. Bir bilgisayara ihtiyacınız varmış."

Çok hızlısın Zayn. Gerçekten çok hızlısın.

"Hiç gerek yoktu ama yine de teşekkür ederim."

Çantayı masanın üzerine bıraktı. "Rica ederim. İstediğiniz en ufak bir şeyde bana ulaşabilirsiniz. Çantanın ön gözünde numaramın yazılı olduğu bir kart var. İyi günler Bayan Wynwood." diyen Natalie başıyla bir selam verdikten sonra kapıyı kapatarak odadan çıktı.

Tahmin ettiğimin aksine bilgisayar yeniydi. Bunu ne ara yaptığını düşünürken kendimi biraz mahcup hissetmiştim. Belki de bir şey söylemeden önce iyice düşünmem gerekiyordu. Çünkü istersem bana bir Porsche bile alabileceğini söylediğinde aslında ciddi olduğunu şimdi anlayabiliyordum.

Bilgisayarı çıkarıp yatağa geri döndüğümde açma düğmesine bastığım sırada telefonumun melodisi odanın sessizliğinde yankılanmıştı. Ekranda "Babam" yazısını gördüğüm an birkaç küfür mırıldandım.

Sikeyim.

İşte o beklediğim an gelmişti. Hatta geç bile kalmıştı ama gelmişti... Annem ile Zayn meselesini birçok kez konuşmuştuk. Sonuçta o annemdi ve ne söylesem anlayışla karşılayabiliyordu. Ama babam?

"N'aber baba?" dedim neşeli, her şey sıradanmış gibi bir ses tonuyla.

"İyiyim güzelim. New York' ta sabah oldu değil mi? Rock starı sevgilinle seni uyandırmak istemem."

Birkaç saniye sessiz kaldım. Sonra bir iç çektim ve "Üzgünüm." diye fısıldadım. "Söylemem gerekirdi ama biraz çekindim galiba."

"Alyssa, hiçbir zaman erkek arkadaşlarına karışmadım, biliyorsun. Fakat... Emin misin? Az önce internette onun hakkında yazılanlara baktım. Seni üzmesini istemiyorum canım."

Bağdaş kurup omzumdan düşen bir saç tutamını parmağıma doladım.

"İnternette yazılanları ben de biliyorum fakat öyle birisi değil. Gerçekten değil. Çok komik, bana karşı çok nazik ve beni mutlu ediyor. İstersen onun en uygun zamanında sizi tanıştırabilirim. Bu sıralar biraz yoğun da."

"Ben de senden bunu isteyecektim aslında. Tanışırsak ve senin dediğin kadar iyi biri olduğunu görürsem endişelenmeyi kesebilirim."

"Haklısın."

"Öyleyse bu iş sende. Annenin evinde bir buluşma ayarla."

"Annemle de bu konuyu konuşurum... Sen neredesin?"

"Milan' dayım. Yarın sabah da Roma' ya geçeceğiz. Son zamanlarda işler epey yoğun." Babam bana Milan' ı ve işlerini anlatırken dolu bir yarım saati geçirmiş, ardından vedalaşıp telefonu kapatmıştık. Rahat bir nefes bıraktım. Düşündüğümden daha kolay olmuştu.

after alyssa • malik Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin