after alyssa • malik

noise, sweat, people

Klasik bir sabahtı. Yine odaya mahremiyet kavramını bilmeyen bir adam girip Zayn' i uyandırdı ve çıkmadan önce çıplak bedenimi örtmeye çalışan beni de iğrenç gözlerle süzmeyi ihmal etmedi. Kendimi kötü hissediyordum. İnsanların beni hala Zayn' in tek gece geçirdiği kızlardan birisi sanması kırıcıydı. Ya da ben mi fazla alıngan davranıyordum? Çünkü benden başka kimse benim gibi düşünmüyordu.

Zayn elinden gelen en hızlı şekilde giyindikten sonra yatağa, yanıma, oturdu. Düşünceli yüzüme bakıp gülümsediğinde "Akşam kulübe gideceğiz." dedi. "Sen de gel. Evet, gel. New York' un en iyi kulübü Alyssa. Eğleniriz. Seninle eğlenmek istiyorum."

Gözlerindeki heyecan ve istek dün geceyi düşünmeme neden oldu. Stjepan Hauser' la geçirdiğimiz mükemmel iki saat Zayn sayesinde gerçekleşmişti. Sadece o da değil, bugüne dek tüm isteklerimi düşünmeden yerine getirmişti ve şimdi benden sadece kulübe gitmeyi istiyordu. Sorun olmayacağını düşündüm. Sadece eğlenir ve biraz sarhoş olurduk.

"Kaçta hazır olmam gerekiyor?"

"Sana mesaj atarım bebeğim, detaylar belli değil. Evet. Neden değil? Çünkü bugün biraz stüdyoda çalışmamız gerekiyor. Yeni albüme iki şarkı daha eklemeye karar verdik. Sadece iki şarkı. Gitmem gerekiyor. Kendine dikkat et. Eğlen. İstediğin bir şey olursa Natalie' yi bul. Şimdi gidiyorum." Beni öptükten sonra yanaklarımı sıktı ve sonra gitti.

Yine aynı şeyler oldu. Kahvaltı yaptım. Renkli kıyafetlerim ile otelin sevdiğim bölümlerinde dolaştım ve sonra ise bir kahveyle birlikte Adam' la buluşacağımız yerdeki koltuğa oturdum. Umarım geleceğini unutmaz. Birileriyle konuşmaya ihtiyacım vardı.

Gecikmiş fakat sonunda gelmişti. Ona dün geceyi, o da bana Albert Einstein' ın hayatını ve yaptıklarını detaylı bir şekilde anlattı. Einstein hakkında neden konuştuğumuzu bilmiyordum.

*
Akşam vakitlerine doğru beklediğim haber geldi. Zayn beni arayarak önce neler yaptığımı sormuş, bir müddet çıplak fotoğraf için yalvarmış ve sonra ise hazır olmam gereken saati söylemişti. Peter' la birlikte beni yine aşağıda bekleyecekti.

Siyah bir şort, üzerine ince askılı siyah bir tişört giydim. Topuklu ayakkabılar belki daha doğru bir seçim olabilirdi fakat rahatlıktan yana olduğum için spor ayakkabılarımı giymeyi tercih etmiştim. Yüzüme koyu bir makyaj yapıp saçlarımı yukarıdan topladım.

Vakit gelip aşağı indiğimde her zamanki gibi Peter benim için kapıyı açtı ve ben de içeri girdim. Yaptığım ilk şey Zayn' i öpmek oldu. Üzerini değiştirmişti. Siyah yırtık pantolonunun üzerine giydiği sıradan gri tişörtün geniş yakasından göğsündeki dövmeleri görünüyordu. Onun dövmelerini seviyor ve benim de dövme yapma isteğimi kabartıyordu. Belki bir gün bunu yapabilirdim.

Her zamanki abartılı halleriyle benim güzel olduğumu ve birkaç kere beni sevdiğini - şimdiden kafasının iyi olması saçmaydı- söyledi. Kulübe varana dek birlikte sigara içip konuşmaya devam etmiştik.

Oraya vardığımızda ise kulübün girişinin bile New York' un en iyisi olduğunu belli ettiğini düşündüm. Büyuk kapı açılıp içeri girdiğimizde gerçekten başka bir evrene geçmiştik. Neon renkler kulübün atmosferiydi. Müziğin ses kalitesi, masaların düzeni, tavana kadar ulaşan raflardaki neon ışıkların camlardan yansıtarak mükemmel bir görüntü oluşturduğu içki şişeleri, locaların önündeki direklerde dans eden kadınlar... İlk bakışta ünlülerin ve ünlüler kadar zengin insanların burada takıldığı bir yer olduğu anlaşılıyordu zaten.

Elimi sıkıca tutup beni locaların olduğu yere sürükleyen Zayn, çocukların oturduğu locaya vardığında mor kadife koltuğa çöktü ve beni de yanına çekti. Çocuklar ağızlarının suyu akar bir halde önümüzdeki direkte dans eden yarı çıplak kadını izliyordu.