Zaman kavramını yitirmiştim sanırım. O geceden sonra kaç gün geçtiğini bilmiyordum. İki, yedi? Kim olduğumu bildiğimden de şüpheliydim. Günlerdir ayık gezmediğim tek bir an yoktu. Durmadan içiyor, dans ediyor ve kahkaha atıyordum.
Kızlarla kulübe gittikten sonraki gece yine bir başka kulübe gitmiş ve eve döndüğümüzde de yine sabaha kadar eğlenmeye devam etmiştik. Sonraki gün Ronnie ve Nancy eğlenmekten başka işleri de olduğunu söyleyince Andrea ile eğlencenin dibine vurmuştuk. Kızlara ihtiyacımız yoktu ne de olsa. Sonraki gece ve sonraki gece de aynı şekilde... Sadece dans ediyordum.
Elime telefonu almamakta kararlıydım. İki gün önce şarjı da bitmişti sanırım, emin değilim, bir köşede duruyordu sadece. Sosyal medyadan uzaktım. Dünyada neler oluyor hiçbir sikik fikrim yoktu. Ve böyleyken her şey daha güzeldi.
Ancak Andrea tüm o güzel geceler sonrasında bu akşam tuhaf davranıyordu. Huysuzdu. Artık başının ağrıdığını ve sessizce oturmak istediğini söylüyordu. Onu dinlemiyordum. Evim her an müziğin o yıkıcı titreşimi ile sallanıyordu ve bu mükemmel bir şeydi.
Şimdi odamda tek başımaydım. Müzik son sesti ve bu müziğin sözleri yoktu, sadece beynime işleyen uyuşturucu melodiler vardı. Elimdeki şişeden birkaç yudum daha alıp gözlerimi kapattım ve kollarımı iki yana açarak etrafımda döndüm. Döndüm, döndüm, döndüm. Andrea tarafından durdurulana kadar.
Gözlerimi tekrar bu boktan dünyaya açtığımda elimdeki şişeyi hızlıca alıp komodinin üzerine bıraktı.
"Ne yapıyorsun? Onu içeceğim."
"Yeter Alyssa." dedi ciddi bir şekilde. "En son ne zaman yemek yedin? Ne zaman banyo yaptın? Sikeyim seni. Kendine gel artık."
"Tamamen kendimdeyim canım kardeşim."
"Hayır, bu sen değilsin ve acını içine atmayı kes. Şu müziği de kapat! Lanet olsun. Günlerdir başımın sikik ağrısı geçmiyor."
"Öyleyse evine siktir git." Ne dediğimi bilmeyecek kadar sarhoştum. Fakat bunu söylemek o an doğru gelmişti.
Sözlerimin ağırlığına rağmen Andrea ne dediğimi duymamış gibi elini yanağımın üzerine yerleştirdi. "Gidip duş al. Kokuyorsun."
"Duş almak. İstemiyorum Andrea! Beni rahat bırak. Beni rahat bırakın! YETER!"
Komodinin üzerindeki şişeme doğru yöneldiğimde Andrea da ses sistemine doğru yürüdü ve hızlıca fişini çekti.
"Aç şunu." dedim panikle. "Müzik aç. Müzik aç Andrea." Donuk bakışları ile beni izlerken şişeden vazgeçip ona doğru yürüdüm. Önümde durmuştu.
"Lütfen." dedim. "Lütfen müzik aç. Sessizliğe katlanamıyorum. Lütfen. Çok sessiz!"
Sessizlik düşündürür. Düşünmek istemiyorum. Düşünürsem çıldırırdım.
"Daha fazla gürültü olmayacak. Yemek yemen gerekiyor. Uyuman gerekiyor. Duş alman da gerekiyor. Lütfen kendine zarar vermeyi kes. Dayanamıyorum."
Andrea müziği açmayacaktı.
Ona sırtımı dönüp telefonuma doğru yürüdüm. Oradan bir şarkı açabilirdim ancak telefonuma ulaşamadan şarjının bittiğini hatırlamıştım. Şarj aleti neredeydi?
Odanın tüm bu dağınıklığı arasında şarj aletini aradım. Bedenim bir panik halindeydi. Dünyanın sonuymuş gibi davranıyor ve Andrea ise sessizce beni izliyordu.
Sonra şarj aletini bavuldan hiç çıkarmadığımı hatırladım. Odanın bir köşesinde duran bavulumu geldiğim günden beri açmayı gerekli bulmamıştım ama şimdi hızlıca önünde diz çökerek fermuarını çekmiştim. Bavulu açıp içinde karmakarışık bir halde duran kıyafetlerimi dışarı doğru fırlatırken hiçbir yerde şarj aletini bulamıyordum.
"Şarj aletim yok. Etrafta onu gördün mü? Şarj aletim yok. Nerede Andrea? Ne yapacağım ben? Ne yapacağım ha?" Kot pantolonumu çektiğim anda gördüğüm şey donup kalmama neden oldu.
Siyah, üzerine de kırmızı kalem ile A harfi yazılmış bir pena. Onun penası.
Penaya doğru uzanıp onu parmaklarımın arasına aldığımda üzerindeki A harfini incelemiştim. Hatırlıyorum. Berlin' deki otel odasındaydık. Seviştikten sonra yataktan çıkmış ve koltuğun üzerinde duran gitarını eline alarak o an aklına gelen melodileri dışarı vurmuştu. Bu siyah penayı kullanıyordu o gece. Ve odadaki kalemlerden birisi ile üzerine A yazmıştı. Bu penanın ona her zaman şans getirdiğini söylemiş, ardından penayı avcuma sıkıştırmıştı.
Gözümden akan ilk damla devamını da getirdi. Sessizdi. Sessizlik düşündürürdü ve şimdi her şeyi tekrar düşünüyordum.
"Andrea." dedim titrek bir sesle.
"Evet?"
"İyi hissetmiyorum. Lütfen bir şarkı aç."
Yanıma kadar geldi, benim gibi dizlerinin üzerine çöktü. Elini omzuma değdirdiği anda dudaklarımdan acı bir inilti yükseldi ve işte o an tüm biriken zehir ortaya çıktı. Yüzümü onun göğsüne bastırıp ağlarken "Neden bunu bana yaptı?" demiştim acıyla. "Neden? Onu sevmiştim. Kendimden bile çok sevmiştim. Neden yeterli olmadı Andrea? Ona her şeyimi verdim. Tüm sevgimi. Tüm ilgimi. Tüm zamanımı... Daha ne verebilirdim? Aşağılandım, alay konusu oldum, küfürlerle karşı karşıya kaldım, tacize uğradım. Ama her zaman yanında oldum. Ve beni sevdiğini söyledi. Ama sonra orospunun tekini karşımdaki odada becerdi. O sesleri duydum. Her şeyi duydum Andrea. Bana bunu yaptı."
Andrea' nın göğsü titriyor, sessizce ağlıyordu. Dakikalarca birlikte ağladık. Bedenimi saran zehir, gözyaşları olarak akıp gitti. İçime gömdüğüm acı yüreğimi yakıyor ama bunu hissetmek zorunda olduğumu biliyordum. Yaşamalı ve atlatmalıydım. Yoksa kendimi kaybedecektim. Ve Zayn buna asla değmeyecek birisiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
after alyssa • malik
FanfictionYaptıkları müziğin yanında hareketli ve olaysız gün geçmeyen hayatlarıyla da dikkat çeken, dünyaca ünlü rock grubu One Direction' dan Zayn Malik, bugüne dek karşılaştığı tüm insanlardan daha gerçek birisi olan ve sadece resim çizmekten hoşlanan Alys...