Gecenin bir yarısıydı. Londra' daki evindeydik ve odasındaki ses sisteminden depresif bir müzik çalıyordu. Listesindeki çoğu şarkının depresif olması elbette dikkatimden kaçmıyor ve bu biraz beni endişelendiriyordu. Özellikle az önce bir magazin sayfasında okuduğum haberler ruhumu sıkıştırmış ve ona bakmama sebep olmuştu. Pencerenin önünde dikilmiş bir halde dışarıyı izlerken parmakları arasındaki viski şişesinin neredeyse dibini görmek üzereydi.
"Demi Lovato' nun aşırı dozdan hastaneye kaldırıldığı söyleniyor. Duydun mu?"
"Evet."
"Ne düşünüyorsun?"
"Düşünmüyorum."
Derin bir iç geçirdim ve bana hazırladığı kokteylden büyük yudumlar aldım.
"Ya bir gün senin de başına gelirse?"
"Aşırı dozu ölmek isteyenler alır. Ben ölmek istiyor muyum Alyssa?" Bana döndü. Kızarmış gözlerindeki acı kalbimi parçalıyordu. Neden böyleydi? Neden içinde durmaksızın acı çeken bir parça vardı?
"Bazen hiç mutlu değilmişsin gibi hissediyorum."
"Mutluyum." Tekrar önüne döndü ve gökyüzüne baktı.
"Uyuşturucu kullanmanı istemiyorum Zayn."
"Evet. Bunu birkaç kez söyledin zaten."
Öfkeliydi. Böyle zamanlarda hiçbir şey söylemesem bile patlayacak kadar şiddetli olabiliyordu ve bu konuşmayı bu gece yapmamalıydım.
Daha fazla içmemeye karar verip bardağımı komodinin üzerine bırakarak yatağa uzandım. Bazen onunla olmak çok yorucu oluyordu. Onu seviyordum fakat normal bir insan olmadığının da farkındaydım. Özellikle öfkenin daha baskın olduğu birçok problemi vardı. Çoğu zaman alttan alıyordum evet, ancak benim de bazı sınırlarım vardı ve bir gün ona olan tahammülüm bu sınıra ulaştığında ne olacaktı hiç bilmiyorum. Bu sebeple bunların hiçbirini düşünmemeye çalışıyordum. Düşünmezsem geçerdi değil mi?
Adım seslerini duydum. Arkama uzanıp beni kendine çektiğinde sırtımı göğsünde hissettim ve ondan yayılan alkol kokusu ciğerlerime doldu.
"Benim için endişelendiğini biliyorum." dedi sessizce. "Ama ben iyiyim. Gerçekten. Hatta o kadar iyiyim ki bunu fark etmiyorsun. Senden önce iğrenç bir insandım Alyssa. Öyle iğrençtim ki neler yaptığımı bilseydin yüzüme bakman bile mideni bulandırırdı. Uyuşturucu konusunda da endişelenmene gerek yok. Senden sonra fazlasıyla azalttım."
"Bu azaltmış halin mi?"
"Evet."
Şimdiye dek nasıl hayatta kalmıştı?
Cevap vermeyince yanağını yanağıma bastırdı ve karnımın önünde, yatakta duran elimi parmaklarıyla kavradı. "Söz veriyorum. Daha da azaltacağım ve bir gün tamamen hayatımdan çıkmış olacak."
Ona inanmıyordum.
"Seni çok seviyorum." Omzumdan tutarak beni yatağa bastırdı ve dirseğinden destek alarak doğrulup yüzüme baktı. Odayı sadece tek bir abajur aydınlatıyor ve loş ışıkta daha da mükemmel görünüyordu.
"Senin için her şeyi yaparım. Her şeyi. Yanımda olursan." Boştaki eliyle saçlarımı okşadı. Öfkesi yok olmamış, hala orada, gözlerinden bana bakıyordu. "Beni bırakmayacağını söyle."
"Böyle düşünme. Sonsuza kadar birlikte olacağız gibi bir şey-"
"Beni bırakmayacağını söyle. Sensiz yapamam."
Yine o hastalıklı halleri.
"Yapabilirsin Zayn. Lütfen mantıklı düşünür müsün?"
"Hayır. Hayır. Hayır. Anlamıyorsun. Sensiz yaşayamam. Neden bunu anlamak bu kadar zor? Beni sevmiyorsun. Sevmiyorsun değil mi? Beni bırakacaksın."
"Hayır. Saçmalama."
Ellerimi iki yanağına yerleştirip onu kendime çektiğimde tüm duygularımı belli etmek istercesine ona bir öpücük bıraktım.
"Bunları konuşmayalım."
"Öyleyse söz ver. Vermezsen susmayacağım."
"Her zaman yanında olacağım." dedim rahatlaması için. Gerçekten bugün neden bu kadar kötüydü bilmiyorum. Çok tuhaf davranıyordu.
"Beni seviyor musun?"
"Seviyorum."
Yüzünde hüzünlü bir tebessüm oluştuğunda bedenini bacaklarımın arasına yerleştirdi. "Beni istiyor musun?"
Altımda sadece iç çamaşırı vardı. Çamaşırın kenarından tutup kolayca aşağı çektiğinde ben de bacaklarımın yardımıyla tamamen çamaşırı üzerimden sıyırdım ve tüm uzuvlarımı onun bedenine sardım. Onu içimde hissetmeden önce dudaklarını sertçe benimkilere bastırıp arzuyla öpmüştü.
"Seni ne kadar çok sevdiğimden bir sikim haberin yok." demişti dudakları boynuma inerken. Daha önce hareketleri böylesine sert olmamıştı ama yine de canımı yakmıyor ve verdiği haz başımı döndürüyordu.
Sıcak nefesi tenime çarptı. Öpücüklerini, dişleri ve dilinin bıraktığı darbeleri hissedebiliyor, sabah aynaya baktığımda boynumda kocaman bir çürük göreceğimi biliyordum. Bunu bilerek yapıyordu.
Ani bir hamle ile ben üste çıktım. Kasıklarının üzerinde hareket ederek ellerinin bedenimde dolaşmasına izin verirken gözlerinin derinliklerine bakıyordum. Üzerine doğru eğilip onu tekrar ve tekrar öptüm. Burada olduğumu hissetmesini istiyor ve onu sevdiğimi bilmesi için sadece kelimelere ihtiyacının olmadığını anlatmaya çalışıyordum.
Tıpkı onun gibi boynunda bir noktaya kendi izimi bıraktım. Ve sonra doğrularak ikimiz de oturur bir pozisyon almış ve birbirimize sarılmıştık.
"Özür dilerim." dedi başını omzuma yasladıktan sonra. "Seni yine kırdım değil mi?"
"Kırdın."
"Üzgünüm. Çok üzgünüm. İsteyerek yapmıyorum."
"Biliyorum."
"Korkuyorum Alyssa. Çok fazla his var."
"Bunlarla yaşamayı öğrenmek zorundasın."
"Evet. Biliyorum. Özür dilerim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
after alyssa • malik
FanfictionYaptıkları müziğin yanında hareketli ve olaysız gün geçmeyen hayatlarıyla da dikkat çeken, dünyaca ünlü rock grubu One Direction' dan Zayn Malik, bugüne dek karşılaştığı tüm insanlardan daha gerçek birisi olan ve sadece resim çizmekten hoşlanan Alys...